Genç bir üniversite öğrencisi, dinler tarihi üzerine seçmeli bir ders alırken, dersin final projesi için oldukça sıra dışı bir konu seçer: "İnanç ve Şeytanla Karşılaşma Efsaneleri." Amacı, farklı kültürlerdeki şeytan tasvirlerini inceleyerek, dinlerin kötülüğe nasıl anlam yüklediğini araştırmaktır.

Kütüphanelerde geçirilen uzun saatlerin ardından, bir gece, üniversitenin nadiren kullanılan eski arşiv bölümünde neredeyse unutulmuş bir kitabı bulur. Kitap, Ortaçağ Avrupası’ndan kalma bir el yazmasıdır ve kötülüğün varlığını kanıtlamaya çalışan bir rahibin araştırmalarını detaylandırmaktadır. Kitabın sayfaları, çeşitli ibadetlerin ve ritüellerin nasıl yapıldığına dair tariflerle doludur. Ancak daha derinlerde, kitap sanki sadece okumak için değil, bir tür kapıyı açmak için yazılmış gibidir.

Merakına yenik düşen genç, projeyi başarılı kılmak adına el yazmasını daha da detaylı incelemeye başlar. Kitabın etkisi altında kaldıkça, geceleri tuhaf rüyalar görmeye başlar. Bu rüyalar, karanlık koridorlarda yankılanan fısıltılar, garip semboller ve şekilsiz varlıklarla doludur. Ancak bu rüyaların en korkutucu yanı, gerçek hayatta da izler bırakıyor olmasıdır. Sabah uyandığında bedeninde çizikler, odasında garip kokular ve soğuk hava dalgaları hissetmektedir.

Projesini ilerletmeye çalışırken, genç adamın davranışları değişmeye başlar. Arkadaşları, onun giderek daha içine kapanık ve takıntılı hale geldiğini fark ederler. Ancak o, araştırmasının peşinden gitmeye kararlıdır. El yazmasının sayfaları arasında kayboldukça, gerçeklik algısı da yavaş yavaş bozulmaya başlar.

Bir gece, artık kitabı tamamen anladığını düşünerek, içindeki bir ritüeli denemeye karar verir. Yapacağı şey, bir tür çağırma ayinidir. Amacı, kötülüğün varlığını sadece incelemek değil, onu gerçekten deneyimlemektir. Ayini gerçekleştirdiğinde, kendisini daha önce hiç olmadığı kadar korkutucu bir gerçekle yüzleşmiş halde bulur.

Artık yalnızca bir öğrenci değil, karanlık bir varlığın dikkatini üzerine çekmiş biridir. Yaşamı ve zihni arasında ince bir çizgi kalmıştır. Kitap, onu bilgiye mi yoksa deliliğe mi götürecektir?

Sonunda, genç adam artık gerçeklikle bağlarını tamamen koparmadan önce bir seçim yapmak zorundadır: Bu karanlık yolu takip ederek kendini tamamen kaybetmek mi, yoksa geçmişteki hatalarını kabul edip kurtuluşu aramak mı?

İnancın karanlık ve aydınlık yanları arasındaki bu savaş, genç adamın sadece ruhunu değil, aynı zamanda insan olmanın anlamını da sorgulamasına neden olacaktır.