Televizyon dünyasının tanınmış simalarından Robert Danvers, şöhretinin ve cazibesinin tadını çıkaran, fazlasıyla kendini beğenmiş bir adamdır. Kadınlarla kısa süreli ilişkiler yaşamayı hayatının merkezine koymuş, her gün yeni birini baştan çıkarmakta ustalaşmıştır. Onun için aşk, romantizm ya da sadakat bir anlam ifade etmez; önemli olan yalnızca o anın heyecanıdır. Ancak Robert, günün birinde hiç beklemediği birisiyle, 19 yaşındaki Amerikalı Marion ile tanışınca hayatı değişmeye başlar.

Marion, genç ve çekici olmasına rağmen Robert'ın daha önce karşılaştığı kadınlardan çok farklıdır. Onun çapkın oyunlarına kanmayan, romantik hayallere kapılmayan, kendi kurallarını koyan birisidir. Ne pahasına olursa olsun duygusal bağlardan kaçınan Marion, Robert'ın alışılagelmiş baştan çıkarma yöntemlerini boşa çıkarmaktadır. İlk başta her zamanki gibi kısa süreli bir macera olarak gördüğü bu ilişki, zamanla Robert için daha karmaşık bir hal alır.

Marion'un mesafeli ama bir o kadar da etkileyici tavırları, Robert'ı ilk defa kendi hayat tarzını sorgulamaya iter. Her zamanki gibi istediğini elde edememenin verdiği hırsla onu kazanmaya çalışsa da, Marion duygusal bir oyun oynamayacağını net bir şekilde ortaya koyar. Robert ise alışık olmadığı bir duyguya kapıldığını fark eder: gerçek bir bağ kurma isteği. Ancak bu ikili için aşk, karşılıklı beklentilerin ve özgürlük arayışının çarpıştığı bir mücadeleye dönüşecektir.

Robert ve Marion'un arasındaki çekişme, mizahi ve romantik anlarla dolu bir yolculuğa evrilirken, Robert'ın gerçekten değişip değişemeyeceği ya da Marion’un özgürlüğüne olan düşkünlüğünün ağır basıp basmayacağı merak konusudur. Eğlenceli ve incelikli bir karakter analizi sunan bu hikâye, aşkın kurallara sığmayan doğasını ve insanın kendini değiştirme kapasitesini sorguluyor.