Bu hikaye, İstanbul'da yaşayan gündelikçi Metin’in hayatındaki kırılma noktalarını ve içsel yolculuğunu anlatıyor. Metin, sade ve kendi halinde bir adamdır. Arabesk müziğe olan tutkusu ve besteleri onun en büyük kaçış noktasıdır. Hayatındaki rutin, İstanbul’a askerlik için gelen yeğeni Ümit’in ziyaretiyle ilk kez değişmeye başlar. Metin’in yalnız dünyasına yeni bir nefes gibi giren Ümit, Metin’e alıştığı yaşamdan farklı bir pencereden bakmasını sağlar.

Ancak asıl sarsıntı, müşterisi Suzan Hanım’ın evinde çalışırken birlikte görev yaptığı Neslihan’ın hayatına girmesiyle yaşanır. Neslihan, Metin’in alıştığı yalnızlık duvarını aşan, ona yeni umutlar aşılayan bir kadındır. İkisi arasında gelişen bu bağ, Metin’e yeni bir yaşam arayışı hissettirir. Ancak, her iki yeni kişilik de zamanla kendi yollarını çizer ve Metin’i terk eder. Metin, bir kez daha yalnızlığıyla baş başa kalır ve küçük dünyasına döner.

Metin’in hayatı tam da bu noktada yeniden ilginç bir gelişmeyle karşılaşır. Şarkı söylemeyi çok sevdiği İstiklal Caddesi’ndeki küçük kabinde yaptığı performanslar bir televizyon programının dikkatini çeker. Bu davet, belki de Metin’in müziği ve yalnızlığı arasında denge kurduğu hayatında yeni bir sayfa açmasına sebep olacaktır.