Yakın gelecekte, insan organlarına olan talep hızla artmış ve organ nakli krizine çözüm arayışları bilim insanlarını etik sınırları zorlayan yeniliklere itmiştir. En büyük tıbbi buluşlardan biri, dinozorların genetik olarak yeniden canlandırılarak insan organlarını büyütmek için kullanılmasıdır. Bu yaratıkların devasa vücutları, birden fazla organın aynı anda geliştirilmesine olanak tanıyan ideal bir ortam sunmaktadır. Bu yöntem, organ nakli sorununa mucizevi bir çözüm olarak görülür ve dev bir endüstrinin doğmasına yol açar.

Organları büyütmek için özel olarak tasarlanmış dinozorlar, gizli laboratuvarlarda üretilir ve büyük, yüksek güvenlikli çiftliklerde tutulur. İlk başta başarılar ardı ardına gelir; şirketler kâr elde ederken, binlerce insan hayat kurtarıcı organlara kavuşur. Ancak bilim insanları ve yatırımcılar, bu yaratıkları kontrol etmenin düşündüklerinden çok daha zor olduğunu keşfetmeye başlarlar. Dinozorların büyümesi, zekası ve vahşi içgüdüleri hızla gelişir, onları sıradan laboratuvar deneklerinden ölümcül tehditlere dönüştürür.

Bir gün, bu genetik olarak değiştirilmiş dinozorlar çiftliklerden kaçar ve ortalığı kaosa sürükler. Kontrol altına alınmaları imkansız hale gelirken, şehirler tehdit altına girer. Şimdi, bu projeyi başlatan bilim insanları, yaratıcıları oldukları bu korkunç hatayı düzeltmek zorundadır. Sadece dinozorların hasat edilen organları taşıdığını değil, aynı zamanda tehlikeli mutasyonlar geçirdiklerini de fark ederler. Bu mutasyonlar, onları daha akıllı, daha güçlü ve daha tehlikeli yapmıştır.

Artık bilim insanları, geçmişte etik dışı bir seçim yaparak kar hırsıyla girdikleri bu yolda, kendi yarattıkları canavarlara karşı savaşmak zorundadır. Dinozorları durdurmak ve kaosun daha da büyümesini engellemek için zamana karşı yarış başlar. İnsanlık, bilimsel ilerlemenin bedelini ağır bir şekilde öderken, bu krizi çözmenin tek yolunun, dinozorların tamamen yok edilmesi veya genetik yapılarını geri almak olduğunu anlamaya başlarlar.

Ancak işler o kadar basit değildir; bilim insanları, dinozorların yalnızca organ kaynağı olmadığını, aynı zamanda evrimin yeni bir halkası olabileceklerini keşfeder. Şimdi hem hayatları kurtarmak hem de bilimsel sorumlulukları arasında bir denge bulmak zorundadırlar. Dinozorlar ve insanlar arasındaki bu destansı çatışma, ahlak, bilim ve hayatta kalma arasındaki ince çizgiyi yeniden tanımlar.