Genç ve hayattan pek de ne istediğini bilmeyen Ercüment, sıradan bir iş fırsatını değerlendirmek isterken, kendini hayli sıra dışı bir tur programında bulur: katılımcıları, yaşamla tüm bağlarını koparmış, ölmeden önce son bir kez yola çıkmaya karar vermiş yaşlı bir ekipten oluşmaktadır. Başlarda bu tuhaf grubun arasında ne yapacağını bilemeyen Ercüment, zamanla hepsinin geçmişlerine, kırgınlıklarına ve hayata dair son umutlarına tanıklık eder.

Ancak yolculuk planlandığı gibi ilerlemez. Tuhaf kazalar, sürpriz duraklar, kimsenin anlatmak istemediği sırlar ve bazen komik bazen hüzünlü karşılaşmalar Ercüment’i hem fiziksel hem de duygusal olarak yorar. Her bir yaşlı yol arkadaşının hayatından ve tercihlerinden öğrenecek çok şeyi olduğunu fark eden Ercüment, bu çalkantılı tur boyunca kendisiyle de yüzleşir.

Ölmeye Giden Yolculuk, ölümü bekleyenlerin aslında hayata nasıl sıkı sıkıya tutunabildiğini, gençliğin ise bazen sadece yolunu kaybetmiş bir kararsızlık olabileceğini hem mizahi hem de dokunaklı bir dille anlatan bir hikâye sunar. Ercüment için bu yolculuk, sadece birkaç şehirden değil; pişmanlıklardan, affedişlerden ve yepyeni bir farkındalıktan geçer.