1944 yılında, İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde kalmış, dağların ardına saklanan küçük ve uzak bir köy olan Vermiglio’ya bir kaçak asker gelir. Pietro, savaşın dehşetinden kaçarak bu ıssız köye sığınmış, tükenmiş ve çaresiz bir adamdır. Köyün yerel öğretmeni, savaşın ortasında bile bilgiyi ve umudu yaşatmaya çalışan bir figür olarak, Pietro’ya gizlice kapılarını açar ve onu ailesinin koruması altına alır.

Ancak Pietro’nun gelişi, sadece köydeki huzurlu görünen yaşamı değil, öğretmenin ailesinin kaderini de geri dönülmez bir şekilde değiştirecektir. Öğretmenin en büyük kızı, hayatı boyunca dağların sessizliğine mahkum kalmış, hayalleri ve umutları köy sınırlarının ötesine taşmayan genç bir kadındır. Pietro’nun varlığı, onun içindeki özgürlük arayışını, tutkularını ve dünyayı keşfetme isteğini ateşler. Aralarındaki yasak aşk, savaşın gri ve acımasız gölgesinde filizlenirken, her iki taraf için de bir umut ışığı ve aynı zamanda büyük bir tehlikeye dönüşür.

Ancak bu aşk, yalnızca iki yüreği birbirine bağlamakla kalmaz; köy halkının arasındaki sırları, korkuları ve savaşın getirdiği çatlakları da derinleştirir. Pietro’nun varlığı kısa sürede köyde bir huzursuzluk yaratır; ihanetin, sadakatin ve adaletin sınandığı bir ortamda herkes bir taraf seçmek zorunda kalır. Ailenin sessiz dengesi bozulurken, Pietro’nun kaçak hayatı ve genç kadının arzuları, onları büyük bir felaketin eşiğine sürükler.

Vermiglio’nun soğuk ve ıssız dağları, bir aşk hikayesine tanıklık ederken, savaşın acımasız gerçeği ve insanların iç çatışmaları, her birinin hayatını sonsuza dek değiştirir. Bu, hem bir aşkın hem de bir ailenin kaderinin, savaşın kıyısındaki küçük bir köyde nasıl yazıldığını anlatan dokunaklı ve çarpıcı bir hikayedir.