New England’ın karlarla örtülü, sessiz kırsalında bir ev… Ve her 30 yılda bir uyanan karanlık bir lanet.
Genç oğullarını trajik bir trafik kazasında kaybeden bir çift, büyük şehrin kalabalığından ve acı dolu anılarından uzaklaşmak için kırsalda, sessiz bir kasabada eski bir eve taşınır. Umutları, yaslarını doğanın ortasında, yalnızlıkla baş başa kalarak atlatmaktır.

Ancak bu ev, sandıkları gibi sessiz ve boş değildir. Zamanla tuhaf olaylar başlar — kapılar kendi kendine açılır, fısıltılar gecenin içinden yankılanır, aynalarda anlık gölgeler belirir. Ve en korkutucu olanı… evde yalnız değildirler.

Ev, 30 yılda bir uyanan ölü bir ailenin ruhlarını barındırmaktadır. Bu aile, görünüşte sıradandır; anne, baba, iki çocuk… Ama onlar sadece geçmişte yaşamamış, evin duvarlarına kazınmış birer hayalet değil, aynı zamanda kendi lanetli döngülerini sürdürmeye ant içmiş birer avcıdır.
Her uyanışlarında yeni “konukları” istemektedirler.
Yeni yaşamlar… yeni kurbanlar.

Çift, evin karanlık tarihini araştırdıkça, geçmişte burada kalan diğer ailelerin izlerine ve onların trajik sonlarına ulaşır. Artık zamanları tükenmektedir. Çünkü ev uyanmıştır.
Ve ev onları da ailesine katmak istemektedir.