Bir suç örgütü, lider değişiminin eşiğindedir ve bu kırılgan geçiş süreci, sadece içerideki güç dengelerini değil, dışarıdaki birçok çıkar grubunu da harekete geçirir.

Yıllardır örgütün başında olan acımasız lider, ya sağlık sorunları nedeniyle ya da gizemli bir saldırı sonucunda sahneden çekilir. Taht boşalır. Boş kalan bu koltuk için hem örgüt içindeki kilit isimler hem de rakip çeteler, polis teşkilatındaki gizli eller ve siyasi figürler devreye girer.

Her biri farklı motivasyonlarla hareket eden bu güçler, şiddet, ihanet, entrika ve eski sırlarla dolu bir savaşı başlatır. Kimisi para ve iktidar uğruna, kimisi intikam için, kimisi ise sadece düzenin bozulmasını önlemek adına oyuna dahil olur.

Örgütün içinde ise genç ama acımasız biri hızla yükselirken, eski neslin kalan üyeleri bu değişimi durdurmak ya da kontrol etmek için son kozlarını oynamak zorunda kalır. Ancak her hamle yeni bir çatışmayı tetikler.

Dostluklar test edilir, sadakatler bozulur, maskeler düşer.
Liderlik için verilen bu mücadele, sonunda yalnızca bir kişinin ayakta kalacağı kanlı bir hesaplaşmaya dönüşür.

Bu suç imparatorluğunda, kural bellidir: Ya oyunu yönetirsin ya da yok olursun.