Dae-man, ülkesinin en soğukkanlı suçlarını ve çözülmemiş vakalarını araştıran, suç hikayelerine tutkulu bir adamdır. Bir suç blogu yazarak, yıllarca suç dünyasına olan ilgisini ve bilgisini paylaşmıştır. Blogu, hem suç meraklılarının hem de dedektiflerin gözdesi haline gelmiş, ancak Dae-man’ın hayali her zaman farklı olmuştur: O, bir dedektif olma arzusuyla yanıp tutuşan biridir. Fakat hayat ona bu fırsatı sunmamış, defalarca denemiş fakat her seferinde başarısız olmuştur. Nihayetinde, suç dünyasına olan ilgisini başka bir şekilde sürdürmek için çizgi roman dükkanı açmaya karar vermiştir. Ancak bu durum, onun kalbinde hala dedektif olma hayalini pekiştirmiştir.

Bir gün, Dae-man’ın hayatı beklenmedik bir şekilde değişir. En yakın arkadaşı, dedektif Jun-su, bir cinayetle suçlanır. Jun-su, yıllardır birlikte çalıştıkları, suçu ve adaleti savunan güvenilir bir arkadaştır. Dae-man, Jun-su’nun böyle bir suçla ilişkilendirilmesini kabul edemez. Arkadaşına duyduğu güven ve sadakat, onu harekete geçmeye zorlar. Dae-man, uzun yıllar boyunca dedektif olma hayalini kurmuş olsa da, bir yanda da suçları çözme tutkusuyla yanıp tutuşmaktadır. Bu cinayet, ona adeta bir fırsat gibi görünür. Hem arkadaşını aklamak hem de kendi dedektiflik yeteneklerini kanıtlamak için bu davaya odaklanır.

Dae-man, gözlemci yeteneklerini ve suç dünyasına olan derin bilgisini devreye sokarak, cinayetin ardındaki gizemi çözmeye başlar. Kendisini bir dedektif gibi hissederken, eski hayallerine bir adım daha yaklaşmaktadır. Ancak olaylar sandığı kadar basit değildir. Cinayet, karanlık ve tehlikeli bir suç örgütünün izlerini taşıyor olabilir. Dae-man, Jun-su’nun masumiyetini kanıtlamak için sadece mantığını kullanmakla kalmaz, aynı zamanda cesaretini de sınamak zorunda kalır. Her adımda daha fazla tehlikeye girerken, suçluların ve gizli güçlerin pençesine düşmemek için zekâsını ve yeteneklerini sergilemesi gerekir.

Bu süreçte, Dae-man’ın içsel çatışmaları da derinleşir. Çizgi roman dükkanındaki monoton hayatından çıkıp, gerçek bir suç çözme mücadelesine girmesi, ona hem yeni bir kimlik kazandırır hem de geçmişteki hayal kırıklıklarını aşma fırsatı sunar. Dae-man, yalnızca arkadaşı Jun-su’yu aklamakla kalmaz, aynı zamanda kendi içsel potansiyelini keşfeder. O, sadece bir suç blog yazarı değil, gerçek bir dedektif olabilir. Ancak çözmesi gereken sırlar, sadece cinayetle ilgili değil; Dae-man, suç dünyasının karmaşık ve tehlikeli yapısını bir kez daha keşfederken, çok daha büyük bir oyunla karşı karşıya olduğunu fark eder.

Dae-man’ın bu yolculuğu, sadece adaletin peşinden gitmek değil, aynı zamanda kendi kimliğini ve değerlerini sorgulamak üzerine de bir testtir. Cinayet davası, sadece masum bir adamın aklanmasıyla bitmeyecek, aynı zamanda Dae-man’ın, suç dünyasında geçirdiği yılların, onu ne kadar değiştirdiğini ve ne kadar derin bir suç çözme tutkusu taşıdığını gözler önüne serecektir. Arkadaşını aklamak, ona adalet sağlamak için verdiği mücadele, onun hayatının dönüm noktalarından biri olacaktır.