Film, Sovyetler Birliği'nin en karanlık dönemlerinden birinde, Stalin rejimi altında geçen gerilim dolu bir hikayeyi anlatıyor. Baş karakter, geçmişte devletin sadık bir gizli ajanı olan Leo Demidov, rejimin katı disiplin kurallarına uyarak hayatını Sovyet ideolojisine adamış bir adamdır. Ancak, örgütteki konumunda düşüş yaşamış ve gözden düşmüştür. Bu durum, Leo'yu sıradan ve değersiz görülen bir göreve atanmaya itmiştir: Sovyetler Birliği'ni çalkalayan ve resmi kaynaklarca görmezden gelinen bir dizi çocuk cinayetini araştırmak.

Görev ilk bakışta düşük seviyeli bir olay gibi görünse de, Leo kısa sürede bu cinayetlerin basit vakalar olmadığını fark eder. Cinayetler bir düzineye ulaşmış, kurbanlar Sovyet toplumunun her kesiminden çocuklardır. Ne var ki, devlet cinayetleri inkâr etmekte ve suçları rejime karşı bir tehdit olarak görmemektedir. Stalin yönetimi, mükemmel sosyalist toplumda böyle sapkınlıklara yer olmadığı iddiasıyla, cinayetlerin gerçekliğini örtbas etmeye çalışır. Bu, Leo’nun işini daha da zorlaştırır.

Leo, cesur bir şekilde ipuçlarını takip ederken, cinayetlerin ardında hiç beklemediği bir gerçeğin yattığını keşfeder: Katil, devletin en üst seviyelerinde, iktidarın kalbine kadar ulaşan bir parti lideriyle bağlantılıdır. Bu yüksek rütbeli liderin işlediği suçlar, Leo'nun karşı karşıya olduğu en büyük tehlikeyi oluşturur, çünkü Stalin'in Sovyetler Birliği'nde, böylesi bir skandalın ortaya çıkması hem kendi hem de ailesinin hayatını tehlikeye atacak bir durumdur.

Leo’nun hem gizli polis içindeki konumu hem de kişisel değerleri, bu davanın açığa çıkmasına engel olacak pek çok zorlukla doludur. Ancak, bir yandan vicdanı diğer yandan hayatta kalma içgüdüsü arasında sıkışıp kalmış Leo, adaleti sağlamak için cesur bir savaşa girişir. Sistemin içine gömülü olan korku, paranoya ve yozlaşmışlıkla yüzleşirken, Leo hem gerçeği ortaya çıkarmak hem de kendi hayatını kurtarmak için zamana karşı mücadele eder.

Bu film, dönemin totaliter baskılarını, bireysel özgürlüklerin yok edilmesini ve vicdan sahibi bir adamın rejime karşı verdiği zorunlu mücadelesini güçlü bir şekilde yansıtır. Stalin dönemi Sovyetler Birliği’nin karanlık yüzünü açığa çıkaran bu hikaye, sadece bir suçun değil, aynı zamanda devletin kendi içindeki çürümüşlüğün de izini sürer. Gerilim, entrika ve dramla dolu bu yapım, izleyicileri tarihin bu kasvetli dönemine götürürken, adaletin ve ahlaki cesaretin bedelini sorgulatıyor.