Bu duygusal ve dokunaklı hikaye, küçük bir kasabada, ailesinin dramlarıyla büyüyen Bekir’in hayatına odaklanıyor. Bekir, küçük yaşta kaybettiği babasından sonra çok sevdiği dedesi İlyas’ı da kaybettiğinde, annesi Rabia ve ailesi ona gerçeği tam olarak söylemek yerine, dedesinin Ay’a gidip "Aydede" olduğu hikayesini anlatır. Bu masum yalan, Bekir’in hayal gücünü ateşler ve Badi filminden ilham alarak, bir bisikletle Ay’a uçmayı ve dedesini görmeyi hayal etmeye başlar.

Bekir’in dünyasında masum hayaller hüküm sürerken, annesi Rabia’nın hayatı ise daha zorlayıcı bir hal alır. Kardeşiyle çektikleri miras kurasında oturdukları evi ve tuhafiye dükkânını kaybeden Rabia, ablasıyla içine düştüğü miras kavgasının yanı sıra, yaşadığı platonik aşk nedeniyle de büyük bir içsel çatışma yaşamaktadır. Hayatın bu zorluklarıyla başa çıkmaya çalışırken, Rabia’nın mücadelesi, hem oğlunun hayal dünyasını koruma çabasıyla hem de kendi içinde bulunduğu karmaşayla birleşir.

Film, aile bağları, kayıplar ve hayatta kalma mücadelesini duygu yüklü bir şekilde işlerken, Bekir’in masum çocuk dünyasıyla Rabia’nın karmaşık yetişkin dünyası arasında derin bir karşıtlık kuruyor.