John’un kızı Khushi ile kurduğu huzurlu yaşam, bir seks trafiği çetesinin ortaya çıkmasıyla altüst olur. Masum görünen bu sakin baba, aslında geçmişte acımasızlığı ve adaletiyle tanınan Kıdemli Başkomiser (DCP) Satya’dır. Çete, John’un evine kadar ulaşarak hem kızını kaçırır hem de ailesini vahşice katleder. Bu trajedi, Satya'nın gömülü geçmişini ortaya çıkarır ve onu adalet arayışına iter.

Artık kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan Satya, yeniden karanlık kimliğine bürünerek yeraltı dünyasının en tehlikeli köşelerine iner. Polislik yıllarından kalan bağlantılarını ve deneyimlerini kullanarak, seks ticareti çetesinin izini sürmeye başlar. Karşısındaki sistem sadece çete üyelerinden ibaret değildir; rüşvetle ayakta duran yozlaşmış kolluk kuvvetleri, politikacılar ve iş dünyasındaki destekçileri de bu karanlık yapının bir parçasıdır.

Satya, bu mücadelede yalnız değildir. Onu hâlâ tanıyan ve geçmişte ona sadık kalan birkaç dostuyla birlikte, çetenin izini sürerken bir yandan da kaçırılan küçük kızları kurtarmayı başarır. Yol boyunca, acımasız yöntemlerle adalet dağıtan Satya, hem kendi intikamını alır hem de sessiz kalmış birçok kurbanın sesine dönüşür.

Film, John’un –ya da gerçek adıyla Satya’nın– bir babanın içgüdüleriyle nasıl yeniden doğduğunu, adaleti sağlamak uğruna ne kadar ileri gidebileceğini ve karanlık geçmişinin gölgesinde bile umut dolu bir yeni başlangıcın mümkün olabileceğini anlatır. Finalde ise Satya, kurtardığı kızlarla birlikte yeni bir hayatın kapısını aralar; geçmişin acılarını arkada bırakıp, geleceğe umutla bakar.