Bu film, karanlık atmosferi ve toplumsal eleştirisiyle öne çıkan sert bir dram-gerilim hikayesidir. Konu, bir grup genç insanın bir gece vakti gittikleri sıradan görünen bir bardaki karşılaşmalarla hayatlarının kabusa dönüşmesini merkezine alır. Ancak bu bar, yalnızca bir içki mekânı değil, aynı zamanda bastırılmış öfkenin, sınıf çatışmalarının, cinsiyet gerilimlerinin ve şiddetin iç içe geçtiği bir gerilim odak noktasıdır.

Karakterler ilk başta yalnızca eğlenmek, günlük dertlerden uzaklaşmak amacıyla bara gelirler. Ancak gece ilerledikçe, ortam giderek bozulur ve barda bulunan diğer insanlarla aralarındaki diyaloglar tansiyonu artırır. Gerginliğin ve tahammülsüzlüğün hakim olduğu bu atmosferde, küçük bir kıvılcım bir anda büyük bir patlamaya dönüşür. Barda yaşananlar, sadece fiziksel bir şiddet hikayesi değil, aynı zamanda sınıfsal farklılıkların, ötekileştirme kültürünün ve toplumsal öfkenin ne denli bastırılamaz hâle geldiğinin alegorik bir anlatımıdır.

Film, geçmişle bugünü karşılaştırarak günümüz toplumunun ne kadar hızlı yozlaştığını ve bireyler arasındaki empati duygusunun yerini nasıl kolayca şiddete bırakabildiğini gözler önüne serer. Mekân olarak seçilen bar, toplumun küçük bir modeli gibidir: içinde bastırılmış öfke, kimlik çatışmaları ve patlamaya hazır bir ruh hali barındırır.

Sonuç olarak hikâye, izleyiciyi karanlık, rahatsız edici ama bir o kadar da düşündürücü bir gerçeklikle yüzleştirir: modern toplumda kimsenin tamamen güvende olmadığı ve bastırılan şiddetin en beklenmedik yerlerde ortaya çıkabileceği. Film, sosyal çatışmaların gerilimini hem psikolojik hem de fiziksel bir dehşete dönüştürerek izleyiciyi adeta tokat gibi çarpar.