Aaron Hallam, Kosova'daki kanlı katliamda yüzlerce masumun ölümüne yol açan bir komutanı öldürerek büyük bir başarıya imza atmış ve buna karşılık olarak gümüş yıldız madalyası almıştır. Ancak bu zafer, içindeki derin boşluğu ve savaşın karanlık izlerini asla silememiştir. Katliamın korkunç anıları, onu gece gündüz takip eder, zihininde dönen bu kabuslar, savaşın yarattığı travmanın dağlarını aşmasına engel olur. Artık sakin bir hayat sürmeyi ve doğaya yönelmeyi tercih eden Aaron, eski askerlik görevlerinden uzak, ormanın derinliklerinde yalnız kalmayı seçmiştir.

Bir gün, uzak bir kasabada vahşice işlenen bir dizi cinayet dikkatini çeker. Tüyler ürperten bir dizi olayın peşinden, teğmen Bonham, cinayetlerin çözülmesi için çağrılır. Cinayetlerin işlendiği yöntem ve kullanılan şiddet, Bonham'ı zor durumda bırakır. Olayların arasında bir bağlantı bulmaya çalışan teğmen, bir noktada bu vahşi cinayetlerin ancak kendisinin yetiştirdiği, geçmişteki askeri eğitiminden biri tarafından işlenebileceğini fark eder.

Bonham, şüpheliyi takip eder ve izini sürerek, kendisini yeniden bir savaş alanında bulur. Ancak katil, Teğmen Bonham’ın en büyük öğrencisi olan Aaron Hallam’dır. Bir zamanlar kendisine öğretilen her şeyin tam tersini yapan Aaron, katliamlarını yalnızca içsel boşluğuna bir çözüm arayışı olarak görmekte, yavaşça avcı olmaktan çıkarak av olmaktan kaçmaya çalışmaktadır.

Kovalamaca başlar ve ormanda bir tür geri dönüşümün ortasında, kimsenin kimin avcı kimin av olduğunu bilmediği bir durum ortaya çıkar. Bonham, yıllarca Aaron’ı yetiştirdiği gibi, onu şimdi durdurmak ve ona kendi savaşını kazandırmak zorundadır. Bu tehlikeli kovalamaca, sadece hayatta kalma mücadelesi değil, aynı zamanda eski dostların birbirlerini anlamaya çalıştığı, vicdanlarının ve insanlıklarının sorgulandığı bir arenaya dönüşür.