Dört uyumsuz yolcu—bir bilim tutkunu, bir inatçı lider, bir sessiz gözlemci ve alaycı bir asi—gizemli bir portaldan geçerek aniden "Üst Dünya" adı verilen garip, küp biçimli bir evrene fırlatılırlar. Her biri kendi gerçekliğinde sıradan sorunlarla boğuşurken, kendilerini bir anda sonsuz gökyüzüne, bloklardan oluşan dağlara ve mantık dışı yaratıklara ev sahipliği yapan fantastik bir dünyada bulurlar.

Bu yeni diyar, hayal gücüyle beslenmekte ve düşünceyle şekillenmektedir; ancak bu hayranlık uyandırıcı gerçekliğin altında tehlikeler de vardır. Karşılarına çıkan ilk tehdit, geceyle birlikte gelen gölgemsi yaratıklardır. Bu tuhaf evrende hayatta kalmanın ve eve dönebilmenin tek yolu, buranın kurallarını öğrenip kendi içsel becerilerini kullanmaktan geçmektedir.

Tam umutsuzluğa kapıldıkları anda, karşılarına sıradışı bir müttefik çıkar: Steve. Göz kamaştırıcı şekilde sıradan görünen bu usta zanaatkar, dünyanın en yetenekli inşacılarından biridir. Sessiz sakin duruşunun ardında gizli bir bilgelik taşır. Steve, onlara bu dünyanın işleyişini, kaynakları nasıl toplayacaklarını, nasıl inşa edeceklerini ve nasıl savunacaklarını öğretir. Ancak asıl görevleri sadece hayatta kalmak değildir.

Evrenin dengesi bozulmuştur. Dört yabancının gelişi tesadüf değil, kadim bir kehanetin sonucudur. Onlardan beklenen, yalnızca Üst Dünya’da ustalaşmak değil, aynı zamanda bu büyülü evrende artan karanlığın kaynağını bulmak ve onu durdurmaktır.

Bu yolculukta karakterler, sadece çevreyle değil, kendi içlerindeki korkular, pişmanlıklar ve geçmişleriyle de yüzleşir. Her biri, bu kübik evrende gerçek kimliğini keşfetme yolculuğuna çıkarken, başta birbirlerine yabancı olan bu ekip, zamanla birbirlerinin en büyük gücü haline gelir.

Macera, aksiyon ve duygusal büyüme dolu bu hikâyede, “geri dönüş yolu”, her zaman dışarıdan değil; bazen insanın içinden geçer. Ve belki de bu dünyadan dönüş, sadece eve değil, kendine yapılan bir yolculuktur.