Bir zamanlar enerjik ve ilham verici konuşmalarıyla binlerce insanın hayatını değiştiren bir motivasyon konuşmacısı, kendisini yavaş yavaş tüketen gizemli bir hastalığın pençesine düşer. Başının tepesinde durmaksızın kaşınan bir nokta, her geçen gün daha da dayanılmaz hale gelmektedir. Ne doktorlar, ne de alternatif tedaviler bu illetin nedenini bulamaz.

Kadın, çocukluğunun geçtiği köyüne dönmeye karar verir. Belki de bu lanetin kökeni, bıraktığı topraklarda gizlidir. Ancak, oraya vardığında köy halkı ona karışık bakışlarla yaklaşır. Kimi ona şüpheyle bakarken, kimisi de sessizce dua eder. Bir yaşlı kadın, ona lanetin kökenini açıklar:

"Seninle gelen şey, atalarının günahlarıdır. Gözle görülmeyen, ruhtan beslenen bir şey. Onu dışarı çıkarmak için ona kim olduğunu göstermen lazım."

Gece boyunca acılar içinde kıvranan kadın, sonunda başının tepesinde, derinlere işleyen bir yanık hisseder. Aynada kendine baktığında, parmaklarının altında hareket eden bir varlık olduğunu fark eder. Bu yaratık, sadece fiziksel bir parazit değil, aynı zamanda kendi korkularını ve karanlık geçmişini yansıtan bir iblistir.

Kadın, kendi sözlerinin gücünü kullanarak, içindeki iblisi susturmayı değil, onunla yüzleşmeyi öğrenmelidir. Kendi içsel savaşını kazanmadan, bu laneti sonlandırması imkansızdır. Ancak her cümlesiyle daha da zayıflayan kadının, zamana karşı yarışı başlamıştır.

Acaba, sözlerinin sihri onu kurtarmaya yetecek midir? Yoksa kendisiyle savaşında yenik mi düşecektir?