Yıllarını eğitime adamış, içine kapanık bir matematik öğretmeni olan Hilmi, hayatın kırılganlığıyla bir kez daha yüzleşir. Depremde ailesini kaybeden, sessiz ama kararlı bir genç kadın olan Ela’yı üniversite sınavına hazırlamayı kabul eder. Aynı zamanda apartmanın görevli dairesinde yaşayan ve yıllardır sınavlarda başarısız olmuş, inatçı ama zeki Ali’ye de özel ders vermeye başlar.

Başlarda sadece eğitim etrafında şekillenen bu üçlü ilişki, zamanla aralarındaki sınırları aşar. Sessizlikler uzar, bakışlar derinleşir, aralarındaki boşluklar geçmişten gelen acılar ve bastırılmış duygularla dolmaya başlar. Hilmi'nin duru mesafesi bulanıklaşır, Ela'nın sessizliği sorguya dönüşür, Ali'nin öfkesi bir karşı duruşa evrilir.

Yalnızlıklarına birbirlerinde tutunmaya çalışan bu üç insan, farkında olmadan tekinsiz bir duygusal üçgenin içine çekilir. Her biri kendi geçmişiyle, arzularıyla ve kırılganlıklarıyla yüzleşirken, bu ilişkiler ağı artık sadece bir ders programı değil, duygusal bir mayın tarlası haline gelir.

“Sınav” artık kâğıt üstünde değil, kalplerin ve ahlakın tam ortasındadır.