Bir zamanlar Hollywood’un gözde yıldızlarından olan Lana Cruz, skandallar ve başarısız projelerle dolu bir dönemin ardından sektörün acımasız çarkları tarafından dışlanır. Ajanı aramalarına yanıt vermez, kapılar yüzüne kapanır, medya ise onun "tükenmiş" bir yıldız olduğunu ilan etmiştir. Umutsuzluk içinde, kariyerinin bittiğine inanan Lana, yıllar önce terk ettiği küçük kasabasına, yani doğup büyüdüğü memleketine dönmek zorunda kalır. Gösterişli hayatın yerini şimdi, kendi geçmişiyle yüzleştiği, sessiz ve sırlarla dolu bir taşra hayatı alır.

Kasabanın yerel atmosferi, geçmişten kalan dostlukları ve küllenmiş düşmanlıkları yeniden alevlendirirken, Lana'nın dönüşü herkeste farklı tepkiler yaratır. Bazıları onunla gurur duyar, bazıları ise geçmişte yaşananları unutmamıştır. Bu kişilerin başında da Polly Chambers vardır.

Polly, lisede Lana’nın hayranı olan, hatta odasının duvarlarını posterleriyle süsleyen sıradan bir genç kızdı. Ancak Lana, ün kazandıktan sonra Polly’nin varlığını hiç umursamamış, kibirli tavırlarıyla kasabadaki herkesi kendinden soğutmuştu. Şimdi Polly, yerel tiyatro sahnesinde yıldızlaşmış, kasabanın sosyal hayatında önemli bir yere sahip, güçlü ve nüfuzlu bir kadına dönüşmüştür. Lana'nın kasabaya dönüşü onun için bir tehdit, bir intikam fırsatı gibidir.

İkilinin arasındaki ilişki, ilk bakışta sıcak bir dostluk gibi görünse de alttan alta kıvılcımlar taşır. Polly, Lana'yı küçük düşürmek, ona eski hatalarını hatırlatmak için elinden geleni yapar. Ancak Lana, hayatının belki de en kırılgan döneminde, içindeki gücü yeniden keşfetmek zorundadır. Yıllar boyunca kamera önünde oynadığı rolleri bir kenara bırakıp gerçek kimliğiyle yüzleşmeli, bu kasabada sadece geçmişiyle değil, geleceğiyle de bir mücadele vermelidir.