Gerçek bir hikâyeden uyarlanan bu dramatik gerilimde, deneyimli bir dedektif ve gizemli bir falcı, herkesin ölü olduğunu düşündüğü kayıp bir çocuğu bulmak için sıradışı bir iş birliği yapar.

Olay, küçük bir kasabada ansızın kaybolan bir çocuğun ardından başlar. Günler geçtikçe umutlar tükenir, deliller kurur, ve aile çaresizlik içinde savrulurken dosya kapanma noktasına gelir. Ancak inatçı dedektif, geleneksel yöntemlerle çözülemeyen bu vakada çareyi, medyum yetenekleriyle tanınan bir falcıya başvurmakta bulur.

İkilinin arasındaki güven, başlarda gerginliklerle sınansa da, zamanla ortak hedef etrafında kenetlenirler. Falcının gördüğü görüntüler ve sezgileri, dedektifin gerçekçilikle yoğrulmuş araştırma becerileriyle birleşince olaylar hızla gelişmeye başlar. Yolculukları onları gizli sırlar, karanlık geçmişler ve beklenmedik yüzleşmelere sürükler.

Bu gerilim dolu hikâye, mantık ile inancın, bilim ile sezginin iç içe geçtiği bir atmosferde, kaybolan bir çocuğun izini sürerken aslında insan ruhunun derinliklerine de ışık tutuyor.