Koleksiyoncu (The Collector - 2009)
Arkin, borç batağında çırpınan eski bir hükümlüdür. Genç kızı ve ayrılmak üzere olduğu karısının geçimini sağlamak için çaresizce para arayışındadır. Kumar borçlarını ödemek için zaman daralırken, son bir umutla geçici olarak çalıştığı mücevher ustasının kırsaldaki lüks malikanesini soymaya karar verir. Planı basittir: Evde kimse yokken gece gizlice girip kasadaki değerli taşları çalmak ve iz bırakmadan çıkmak.

Ancak işler planladığı gibi gitmez.

Eve sessizce girdiği anda bir şeylerin ters olduğunu fark eder. Kapılar zincirlenmiş, pencereler mühürlenmiştir. Çok geçmeden ev halkının evde olduğunu ve korkunç bir tuzağa düştüğünü anlar. Psikopat bir adam — yüzü maskeli, sessiz ve acımasız bir koleksiyoncu — evi kendi kişisel işkencehanesine çevirmiştir. Her odada, her köşede ölümcül tuzaklar vardır. Koleksiyoncu'nun amacı öldürmek değil sadece: kurbanlarını canlı ele geçirip “koleksiyonuna” eklemektir.

Arkin için artık tek mesele hayatta kalmak değildir. Malikanede gizlenen küçük bir kız vardır ve onun da hayatı tehlikededir. Arkin, bir hırsız olarak girdiği evde, kendisini hayat kurtarmaya çalışan bir anti-kahraman olarak bulur.

Gerilim dolu dakikalar ilerledikçe, ev bir soygun mahallinden çok bir kâbusa dönüşür. Zekâsı ve içgüdüleriyle, hem Koleksiyoncu'nun sadistçe kurduğu tuzaklardan kaçmalı hem de masumları kurtarmalıdır.