"Mezar Buluşmaları" olaylarına inanmayanlar için Alex Wright'ın hikayesi tam bir meydan okuma niteliğindedir. Alex, bir üniversite öğrencisi olarak bu korku filminin gerçek olmadığını kanıtlamaya karar verir. YouTube'da fragmanını izleyen 20 milyon insan gibi o da ilk filmden çok etkilenmiştir, hatta bu filmi adeta takıntı haline getirmiştir.

Alex, arkadaşlarıyla birlikte "Mezar Buluşmaları" filminin geçtiği gerçek akıl hastanesini ziyaret etmeye karar verir. Filmin çekildiği yerin aslında sadece bir film seti olmadığını, gerçekten var olan ve yıllardır kapalı olan bir akıl hastanesi olduğunu öğrenirler. Alex ve ekibi, filmin içindeki detayların izini sürerek hastaneye ulaşır.

Hastaneye girdiklerinde, her şey ilk başta normal gibi görünür. Ancak ilerledikçe, filmin sahneleriyle birebir örtüşen tuhaf olaylar yaşamaya başlarlar. Kapılar kendiliğinden kapanır, soğuk esintiler ve uğultular duyulur, gölgeler aniden kaybolur. Alex ve arkadaşları, kendilerini kelimelerle tarif edilemeyecek bir şeytanın varlığıyla yüz yüze bulurlar.

Bu dehşet verici karşılaşmalar sırasında, hayatta kalmalarını sağlayacak tek şey, ilk filme dair edindikleri bilgilerdir. Filmin sahnelerini ve karakterlerin nasıl hayatta kaldıklarını hatırlayarak, kendilerini savunmaya çalışırlar. Ancak hastane, onların düşündüğünden çok daha tehlikelidir ve sıradan bir film seti olmadığını hızla kanıtlar.

Alex, bu süreçte hem arkadaşlarını korumak hem de kendi korkularıyla yüzleşmek zorundadır. Filmin gerçek mi yoksa kurgu mu olduğunu kanıtlama amacından çok daha büyük bir mücadele içinde olduklarını fark ederler. Korku, dehşet ve umutsuzluk içinde, hastaneden canlı çıkmanın yollarını ararlar.

Bu hikaye, gerçek ve kurgu arasındaki ince çizgide gezinirken, izleyiciyi korkunun derinliklerine çeker. Alex ve arkadaşlarının yaşadıkları, "Mezar Buluşmaları"nın aslında ne kadar gerçek olabileceği konusunda tüyler ürpertici bir bakış sunar.