Gerçek bir hikâyeden esinlenen bu dokunaklı film, Afganistan’da görev yapmış bir Amerikan ordusu gazisinin, savaş sonrası yaşadığı travmalarla baş etme mücadelesini konu alır. Genç kadın asker, görevde hayatını kaybeden en yakın arkadaşının hayaletiyle yaşar; bu hayalet sadece onunla iletişim kurar ve hem bir sırdaş, hem de bir vicdan sesi gibi davranır.

Evine döndüğünde, ailesinden kopuk geçmişiyle ve özellikle yıllardır görüşmediği Vietnam gazisi büyükbabasıyla yüzleşmek zorunda kalır. Büyükbaba, savaşın farklı ama benzer acılarını yaşamış, kendi yöntemleriyle hayatta kalmayı başarmış sert bir adamdır. İkili arasında derin bir kuşak çatışması ve savaşın bıraktığı izlere dair zıt bakış açıları vardır. Büyükbabası onun duygusal kırılganlığını bir zayıflık olarak görürken, genç kadın, onun duygularını bastırmasını bir tür kaçış olarak yorumlar.

Bu zorlu duygusal süreçte, kadının bir diğer destek noktası ise VA (Gazi İşleri Dairesi) tarafından atanan terapistidir. Ancak bu terapist ile de aralarında güven sorunları ve direnç vardır; çünkü kadın, kimsenin onu gerçekten anlayamayacağını düşünmektedir. Öte yandan, ölmüş arkadaşının hayaleti, geçmişle yüzleşmesi, affetmesi ve kendini affetmesi konusunda onu sürekli zorlar.

Zamanla üç farklı savaşın –Vietnam, Afganistan ve içsel savaşların– yankıları arasında, genç kadın kendi yolunu bulmak zorunda kalır. Aile, kayıp, kardeşlik ve iyileşme temalarını işleyen bu güçlü hikâye, bir kadının görünmez yaralarıyla baş etme ve parçalanmış bağları yeniden onarma sürecini etkileyici biçimde anlatır.