Bu dokunaklı hikâye, yas sürecini, aile bağlarını ve tutkuyu merkezine alan sıcak bir dramdır.

Annesini kaybettikten sonra derin bir boşluğa düşen genç bir adam, onun mutfaktaki hünerlerini ve hayata kattığı lezzeti yaşatmak için sıra dışı bir karar alır: Yıllardır kurumsal bir işte çalışan bu adam, konforlu yaşamını geride bırakıp, İtalya'nın farklı bölgelerinden gelen gerçek büyükannelerin şeflik yaptığı otantik bir restoran açar. Her biri kendi bölgesinin geleneksel tariflerini bilen ve yılların tecrübesini taşıyan bu "nonna"lar, restoranın ruhunu oluşturur.

Ancak sadece yemek yapmak yetmez. Bu cesur girişim, borçlar, kültürel çatışmalar, bürokrasi ve müşterilerin beklentileriyle sınanır. Restoranın mutfağı kadar duyguları da kaynamaya başlar. Büyükanneler arasında yaşanan tatlı çekişmeler, adamın geçmişiyle yüzleşme süreci ve annesinin anılarına tutunarak ayakta kalma çabası, hikâyeye duygusal bir derinlik katar.

Zamanla, restoran sadece yemek yenen bir yer değil, kuşaklar arası sevginin ve mirasın aktarıldığı bir yuva hâline gelir. Adam, annesinin tarif ettiği gibi sadece yemek değil; birlik, hatıra ve iyileşme de servis etmeye başlar.