Deneyimli bir pilot, üst düzey bir hava mareşali ve tehlikeli bir firariyi mahkemeye teslim etmek için Alaska’nın sert kış koşullarında bir uçuşa çıkar. İlk bakışta sıradan bir transfer görevi gibi görünen bu yolculuk, kısa sürede ölümcül bir psikolojik savaşa dönüşür.

Fırtınanın eşiğindeki bir hava sahasında ilerlerken, uçaktaki gerilim giderek tırmanır. Firari, yolculuk boyunca sergilediği tavırlarla bir şeyler sakladığını hissettirirken, hava mareşalinin soğukkanlılığı ve sert disiplini de soru işaretleri uyandırır. Pilot, iki taraf arasında sıkışıp kalırken, uçaktaki herkesin gizli bir amacı olduğunu keşfetmeye başlar.

Alaska’nın vahşi doğasında ilerledikçe, uçaktaki güven ortamı tamamen çöker. Şiddetli bir hava akımı uçağı savurduğunda, yolcular sadece soğukla ve doğayla değil, birbirleriyle de savaşmak zorunda kalır. Kim dost, kim düşman belli değildir ve firarinin suçlu olup olmadığı bile giderek belirsizleşir.

Fırtınanın ortasında, uçakta gerçek bir güç mücadelesi başlar. Pilot, kime güveneceğini bilemezken, kontrolü kaybetmemek için çaresizce çabalarken, uçaktaki herkesin kimliğinin ve geçmişinin göründüğünden çok daha karanlık olduğu ortaya çıkar.

Hayatta kalmak için yalnızca rotasını değil, düşüncelerini ve inançlarını da yeniden hesaplamak zorunda kalan pilot, son inişi yapmadan önce en zor kararını vermek zorundadır: Adalet gerçekten kimin tarafında?