Aurora, Portekiz’den İskoçya’ya göç etmiş genç bir kadındır. Edinburgh’da dev bir dağıtım merkezinde sipariş toplayıcı olarak çalışan Aurora'nın hayatı, devasa raflar ve soğuk neon ışıkları arasında geçer. Gündüzleri monoton ve yorucu iş temposuna karşı koymaya çalışırken, geceleri ise yalnız başına kaldığı küçük odasında içsel bir sessizliğe gömülür.

Yabancı bir ülkede, yabancı bir dilde, yabancı insanlar arasında var olmaya çalışan Aurora, kimliğini korumak ve benliğini kaybetmemek için küçük ama kararlı adımlar atar. Müzik, dans, kendi anılarını yazmak ya da mesai arasında yakalanan sıcak bir bakış gibi anlık kaçışlarla, sistemin kendisine dayattığı mekanikleşmeye karşı durmaya çalışır.

Film, çağdaş göçmenlik deneyimini, yalnızlıkla mücadeleyi ve insanın kendine yabancılaşmasını etkileyici bir sadelikle işler. Aurora’nın hikâyesi, görünmeyen işçilerin sessiz çığlıklarına bir ağıt niteliğindedir.