Turgay, hayatta bir türlü dikiş tutturamamış, günübirlik işlerle geçinmeye çalışan, tembelliği ve kolay yoldan para kazanma arzusu yüzünden her seferinde elindekini avucundakini kaybeden biridir. En büyük meziyeti, zar tutmak ve cepleri boş insanları bile kandıracak kadar inandırıcı yalanlar söylemektir. Onunla aynı yolda yürüyen çocukluk arkadaşı Kinyas da en az onun kadar bahtsız, düzenbaz ve haylazdır. Birbirlerinden başka kimseleri olmayan bu iki kafadar, yıllardır aynı bataklıkta debelenmektedir.

Ancak artık işler iyice içinden çıkılmaz hale gelmiştir. Kumar masalarında kaybettikleri paralar sonucu Kumarhaneci Feramuz’a yüklü miktarda borçlanan ikili, alacaklılarının gazabından kaçarken türlü türlü dolandırıcılık oyunlarına başvurur. Yolda karşılarına çıkan iyi niyetli insanlardan, gözleri açık fırsatçılara kadar herkes onların hedefi olur. Hikâyeleri, komik olduğu kadar hüzünlü anlara da sahne olur; çünkü aslında ikisi de kaybettikleri geçmişlerin, kuramadıkları geleceklerin peşindedir.

Kaçtıkları Feramuz ise peşlerini bırakmaz. Borcun bedelini sadece parayla değil, zekice bir oyunla geri ödemelerini ister. Bu noktada Turgay ve Kinyas kendilerini, hem kurtulmaya çalıştıkları hayattan hem de birbirlerinden daha büyük bir hesaplaşmanın içinde bulurlar.

Hayat, bu iki ‘işe yaramaz’ adama son bir şans verir mi bilinmez, ama kesin olan tek şey; Turgay ve Kinyas’ın her adımı, yeni bir belaya kapı açar.