Mathilda, New York’ta ailesi dağılmış ve zor bir hayat sürdüren 12 yaşında bir kızdır. Ailesine karşı duyduğu sevgisizlik, onu çok farklı bir dünyaya itmiştir; en değerli varlığı ise küçük kardeşidir. Ancak bir gün babası, suç dünyasına adım atarak uyuşturucu işlerine karışır ve bu, ailenin trajik bir şekilde yok olmasına yol açar. Mafya, baba ve ailesinin tüm bireylerini öldürür. O esnada alışverişte olan Mathilda, olaydan kılpayı kurtulur. Sığınacak hiçbir yeri olmayan Mathilda, Leon adında soğukkanlı bir katilin kaldığı daireye saklanmak zorunda kalır.

Leon, profesyonel bir tetikçi olarak işini büyük bir soğukkanlılıkla yapmaktadır. İnsan hayatına çok az değer verir ve duygusal bağlardan uzak bir yaşam sürer. Ancak Mathilda, Leon’un dünyasına girmeyi başarır. Leon’a karşı duyduğu sevgi, bu sert ve duygusuz adamın hayatında bir değişim yaratır. Mathilda’nın varlığı, Leon’u hem koruyucu bir figür olmaya iter hem de ona insanlıkla ilgili bir şeyler öğretir.

Leon, babalık ve arkadaşlık gibi kavramlardan çok uzak bir insandır; ona göre bu tür duygusal bağlar gereksiz ve zayıf kalır. Fakat Mathilda’nın zor durumuyla karşılaştıkça, ona yardımcı olmak için yapamayacağı şey kalmaz. Bu ikili, bir yanda korkutucu bir katil, diğer yanda masum bir kız çocuğu olarak, birbirlerine sıradışı bir bağla kenetlenirler. Leon’un soğukkanlı ve mesafeli kişiliği, Mathilda’nın saf ve sevgi dolu tavırlarıyla çatışarak, her ikisinin de hayatında beklenmedik değişimlere yol açar.

Leon’un Mathilda’ya karşı gösterdiği sevgi, hem kendisi hem de Mathilda için yeni bir hayata adım atma fırsatı yaratır. Duygusal anlamda ikisi de birbirlerini tamamlarlar, ancak bu bağ, aynı zamanda büyük tehlikeleri de beraberinde getirir.