Bir zamanlar tehlikeli bir terör örgütünün önde gelen üyelerinden biri olan adam, geçmişteki suçlarından uzaklaşarak kendini dış dünyadan tamamen soyutlamıştır. Yıllar önce örgüt dağıldığında, yaptığı seçimler ve karşı karşıya kaldığı ihanetler, onun ağır bir agorafobi geliştirmesine neden olmuştur. Şimdi, küçücük bir dairede, eski hayatını geride bırakmaya çalışırken kendi iç çatışmaları ve suçluluk duygusuyla baş başadır. Dışarı çıkmayı hayal bile edemez; pencerelerin ardındaki dünya ona artık tanıdık değildir.

Bir gün, geçmişi beklenmedik bir şekilde kapısını çalar. Eski bir örgüt üyesi, onunla temasa geçer ve örgütün yeniden aktif hale geldiğini, üstelik onu da hedef aldıklarını söyler. Başta bu bilgiyi göz ardı etmeye çalışsa da, kısa sürede olaylar hızla tırmanır. Eski düşmanlar, terk ettiği hayatı ve sakladığı sırları gün yüzüne çıkarmak için tehditler savurur. Dış dünyaya karşı duyduğu korku, içerideki tehlike karşısında daha küçük bir sorun haline gelir.

Eski dostlar mı, düşmanlar mı olduğu belirsiz olan kişiler evinin çevresinde belirmeye başladığında, adam bir karar vermek zorunda kalır: Ya saklanmaya devam edecek ve hayatının kontrolünü tamamen kaybedecek ya da uzun süredir kaçtığı dünyaya yeniden adım atarak geçmişiyle yüzleşecektir. Bu süreçte, bir zamanlar idealleri uğruna her şeyi göze almış bir adamdan, kendini ve başkalarını kurtarmak için ne kadar ileri gidebileceğini sorgulayan birine dönüşür.

Bu hikaye, sadece fiziksel bir mücadeleyi değil, aynı zamanda travmanın ve pişmanlığın bir insanın yaşamını nasıl etkilediğini de derinlemesine inceler. Dış dünyanın tehditleri ve kendi içindeki karanlık, adamı hem fiziksel hem de psikolojik bir savaşın içine sürüklerken, kendine şunu sormak zorunda kalır: Eski bir terörist olarak, kurtuluşu gerçekten hak ediyor mu? Ve geçmişiyle yüzleşerek, hayatında yeni bir sayfa açma cesaretini bulabilecek mi?