Bencil ve umursamaz tavırları nedeniyle çevresindeki insanları birer birer kaybeden adam, sonunda yapayalnız kalmıştır. Bir zamanlar sahip olduğu dostluklar, aşklar ve fırsatlar, ardında bıraktığı pişmanlıkların gölgesinde kaybolup gitmiştir. Ancak bir gece, onu sıradan hayatından çekip çıkaran gizemli bir olay gerçekleşir.

Uyandığında, kendisini geçmişin, bugünün ve geleceğin birbirine bağlandığı fantastik bir dünyanın içinde bulur. Burada, hayatının farklı evreleriyle yüzleşmek zorunda kalacaktır.

Geçmiş: İlk durak, gençliğidir. Burada, bencil seçimleri yüzünden kaybettiği dostları, ailesi ve sevdiği insanlarla yeniden karşılaşır. Ancak artık sadece bir izleyicidir. Sözleri, uyarıları, pişmanlık dolu çığlıkları hiçbir şeyi değiştiremez. Gençliği, umursamazca gülüp eğlenirken, onun acı dolu bakışları içinde yankılanan tek şey şudur: "Bunları geri getiremeyeceksin."

Şimdi: Bir anda günümüze döndüğünde, eski hayatına kısa bir süreliğine geri dönme şansı yakalar. Ama artık bir fark vardır: Çevresindeki insanlar onu göremez. Sevdiklerinin arkasından söyledikleri gerçekleri duyar, ona olan kırgınlıklarını, nefretlerini ve hayal kırıklıklarını işitir. Kendi yaşamına dışarıdan bakan bir yabancı gibi, aslında nasıl biri olduğunu ilk kez fark eder.

Gelecek: Son durak, geleceğidir. Burada, tamamen unutulmuş bir adam olarak, tek başına karanlık bir odada yaşlandığını görür. Terk edilmiş, pişmanlık içinde, yıllar önce önemsemediği insanların artık var olmadığı bir hayatta… Burada hiçbir umut, hiçbir şans yoktur. Bencilliğinin nihai sonucu budur: Mutlak yalnızlık.

Zamanın üç evresi ona acımasız bir gerçekliği gösterirken, adam bir seçim yapmak zorundadır. Peki, geçmişi değiştiremezse, bugünü kurtarabilir mi? Yoksa çok mu geçtir?

Bu fantastik macera, adamı sadece zamanda bir yolculuğa çıkarmakla kalmayacak, aynı zamanda onu kendisiyle yüzleşmeye zorlayacaktır. Sonunda, aldığı ders onu kurtaracak mı, yoksa kaderini çoktan mühürlemiş midir?