Paolo Sorrentino, sinema dünyasına damga vuran dokunaklı ve şiirsel anlatımıyla, doğup büyüdüğü Napoli’ye bir kez daha sinematografik bir aşk mektubu sunuyor. Parthenope, adını mitolojik sirenden alarak, şehrin kendisiyle özdeşleşmiş bir kadın figür üzerinden zamanın akışına, aşkın karmaşıklığına ve hayatın değişken doğasına odaklanıyor.

Film, 1950’de doğan ve güzelliğiyle göz kamaştıran Parthenope’nin gençliğinden olgunluğuna kadar uzanan hayat yolculuğunu takip ediyor. Bu destansı anlatı, onun özgürlüğe olan düşkünlüğü, aşkın farklı biçimleriyle olan ilişkisi ve Napoli’nin ruhuyla iç içe geçmiş yaşamına dair samimi bir portre sunuyor. Parthenope’nin dünyasında aşk, sadece romantik bir his değil; bazen anlamsız, bazen tarifsiz, bazen de gerçekliğin en sert haliyle çarpışan bir tutkudur.

Sorrentino’nun karakteristik görsel anlatımı ve büyüleyici atmosferi, Napoli’nin hareketli sokaklarından deniz kıyısındaki huzurlu manzaralarına kadar geniş bir yelpazede seyirciyi içine çekiyor. Gençlik ve Muhteşem Güzellik gibi filmleriyle insan ruhunun derinliklerini keşfeden yönetmen, bu kez Parthenope’nin gözünden Napoli’ye bakarak, şehrin tarihini ve ruhunu kadınsı bir anlatımla harmanlıyor.

Cannes Film Festivali’nde prömiyerini yapan bu film, Sorrentino’nun sinemasına aşina olanlar için nostaljik ve duygusal bir yolculuk sunarken, Napoli’nin büyüsüne kapılmak isteyen izleyiciler için de kaçırılmayacak bir deneyim vaat ediyor.