Houston mezunu Kyle ve arkadaşları, uzun zamandır planladıkları tatilleri için yola çıktıklarında, hiçbirinin başına gelecekleri hayal bile edemezdi. Keyifli başlayan uçuş, bir anda Louisiana bataklıklarında korkunç bir kâbusa dönüşür. Uçak, bilinmeyen bir sebeple düşer ve Kyle ile hayatta kalan birkaç kişi, vahşi doğanın ortasında mahsur kalır.

İlk başta kurtuldukları için şanslı olduklarını düşünen grup, kısa sürede gerçek tehlikenin uçak kazası değil, bataklığın derinliklerinde gizlenen başka bir şey olduğunu fark eder. Yoğun sisin içinde duyulan tüyler ürpertici sesler, sudan yükselen garip hareketler ve izlendiklerine dair rahatsız edici his, onları paranoyaya sürükler.

Zamanla, Louisiana’nın unutulmuş efsanelerinin gerçekte ne anlama geldiğini anlamaya başlarlar. Yüzyıllardır bölgeyi lanetlediği söylenen, bataklıkların derinliklerinde saklanan bir varlık vardır—ne insan ne de hayvan olan, tamamen doğanın kendisiyle bütünleşmiş bir avcı. Bu yaratık, yalnızca bataklığın karanlık köşelerinde saklanmakla kalmaz; kendi bölgesine girenleri tek tek avlar.

Kyle ve arkadaşları, karaya çıkmanın imkânsız olduğunu ve yardımın asla gelmeyeceğini anladıklarında, artık sadece hayatta kalmaya değil, bataklığın dehşetinden kaçmanın bir yolunu bulmaya çalışırlar. Ama burada her şeyin gözü, kulakları ve dişleri vardır. Ve kan kokusu, suların altındaki avcının açlığını yalnızca körükleyecektir.