Alkolle beslenen öfke nöbetleri nedeniyle evliliği sona eren Frank, karısı Laura'yı geri kazanmak için bir jest yapmaya karar verir. Polis memuru olarak çalıştığı karakolda, 1938 tarihli eski bir delil torbasında bulduğu zarif antika kolyeyi Laura’ya hediye eder. Frank, bu kolyenin sadece geçmişten gelen güzel bir obje olduğunu düşünürken, aslında onu taşıyan herkes için bir kâbusun kapısını araladığını bilmemektedir.

Laura ve iki kızı kolyeyi evlerine getirdikten kısa süre sonra, evde tuhaf olaylar baş göstermeye başlar. Gölgeler kıpırdar, fısıltılar duyulur, eşyalar yer değiştirir. En korkuncu ise küçük bir erkek çocuğunun siluetiyle sık sık karşılaşmalarıdır — var olmayan bir çocuk, ama bir şekilde hâlâ oradadır. Kolyenin ruhani bir kapı işlevi gördüğü, yıllar önce korkunç bir şekilde ölmüş, öfke ve acıyla dolu bir çocuğun ruhunu serbest bıraktığı ortaya çıkar.

Laura, kızlarını korumak ve geçmişin lanetinden kurtulmak için Frank'le yeniden bir araya gelmek zorunda kalır. Ancak zaman daralmaktadır; çünkü bu ruh sadece korkutmakla kalmayacak, ailenin hayatını geri dönülmez bir noktaya sürüklemek üzeredir.

Geçmişin ruhlarıyla yüzleşmek, bazen affetmekten çok daha zordur.