Bir işadamı, bir sabah kendini nasıl oraya geldiğini bilmeden, açık hava cezaevinin ortasında bulunan eski bir değirmenin yanında uyanır. Gözlerini açtığında, etrafında sadece sert ve ıssız bir çevre bulur: bozkır, çorak araziler ve diğer mahkumların zorla çalıştığı bir yer. Değirmen, cezaevinin merkezi gibi görünmektedir ve işadamı, bu yerin neden var olduğunu ve nasıl buraya getirildiğini anlamakta zorlanır.

İşadamı, bu cezaevinde hayatta kalmak zorunda olduğunu fark eder. Burada, diğer mahkumlar gibi, yük hayvanı olarak çalışması beklenmektedir. Bu durum, onun sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik olarak da büyük bir mücadeleye girmesine neden olur. İşadamı, bir yandan cezaevinin zorlu koşullarına uyum sağlamaya çalışırken, diğer yandan hayatının kontrolünü geri kazanmak için bir plan yapma zorunluluğu hisseder.

En büyük motivasyonu, çocuğunun doğumundan önce buradan kaçmak ve ailesine yeniden kavuşmaktır. Bu hedefi doğrultusunda, cezaevinin içindeki düzeni, güvenlik önlemlerini ve diğer mahkumların dinamiklerini dikkatlice incelemeye başlar. İşadamı, kaçış planı yaparken, cezaevindeki diğer mahkumlarla, hatta belki de gardiyanlarla olan ilişkilerini de kullanmak zorundadır.

Kaçış planı, hem fiziksel hem de zekice bir strateji gerektirir. İşadamı, cezaevinin etrafındaki engelleri aşmak, gizli yollar bulmak ve cezaevinin güvenlik açıklarından yararlanmak zorundadır. Aynı zamanda, bu kaçışın her aşamasını dikkatlice hesaplamalı ve riski minimize etmelidir.

Gün geçtikçe, işadamı kaçış planını mükemmelleştirmek için çeşitli denemeler yapar ve sonunda cezaevinden kaçma fırsatını yakalar. Ancak bu süreçte, kendi içsel güçlerini ve dirençlerini test ederken, özgürlüğü için ne kadar ileri gidebileceğini de keşfeder.

İşadamının bu zorlu mücadeledeki başarısı, onun hem fiziksel hem de duygusal olarak ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyar. Kaçış ve yeniden kavuşma hayali, onu tüm zorluklara karşı motive eder ve sonunda, çocuğunun doğumundan önce özgürlüğüne kavuşma amacına ulaşır.