Jules Winnfield ve Vincent Vega, Los Angeles’ın karanlık yeraltı dünyasında deneyimli iki profesyonel tetikçidir. Patronları Marsellus Wallace, şehirdeki en güçlü mafya babalarından biridir ve Vincent ile Jules'a kritik bir görev verir: Wallace’tan çalınan gizemli bir çantayı geri almaları gerekmektedir. Bu çanta sadece Marsellus için değil, yeraltı dünyasının dengesi için de büyük önem taşımaktadır. İkili, bu görevi yerine getirirken birbirinden tuhaf ve tehlikeli durumlarla karşı karşıya kalacaktır.

Görevin ortasında, Marsellus Wallace, Vincent'tan bir iyilik ister. Şehir dışına çıkacağı birkaç gün boyunca, genç ve güzel karısı Mia Wallace’a eşlik etmesini ve onu dışarı çıkarmasını ister. Vincent, mafya dünyasında tehlikeli bir adamın karısıyla vakit geçirmenin getirebileceği riskleri bilse de, bu görevi kabul eder. Ancak Mia ile geçirdiği gece, hiç beklemediği bir şekilde tehlikeli ve hayatını değiştirecek olaylarla dolu olacaktır.

Bu sırada, yaşlı ve bitik bir boksör olan Butch Coolidge de Marsellus Wallace ile anlaşma yapmıştır. Butch, Wallace'tan bir sonraki maçını kaybetmesi karşılığında yüklü bir ödeme alır. Ancak Butch, anlaşmaya uymamaya ve kendi kaderini değiştirmeye karar verir. Maçı kazandıktan sonra kaçmayı planlayan Butch, hem Marsellus’un öfkesinden hem de kendi geçmişinden kaçmak zorundadır. Onun kararı, kendisini ve Wallace’ı hiç beklenmedik ve şok edici bir şekilde karşı karşıya getirecektir.

Bu karmaşık hikayenin bir başka parçası ise Honey Bunny ve Pumpkin adındaki genç, soyguncu bir çifttir. Günlük suçlardan sıkılan bu iki sevgili, hayatlarına bir değişiklik katmak için restoranları soyma planı yapar. Ancak bu soyun planı, hayatlarının en büyük riskini almak üzere olduklarının farkında olmadan başlar. Soygun sırasında işler beklediklerinden çok daha karmaşık ve tehlikeli hale gelir.

Görünüşte birbirleriyle alakasız bu insanların yolları, Los Angeles’ın vahşi ve suç dolu sokaklarında kesişir. Jules ve Vincent’ın aldığı görev, bir çantayı geri almaktan çok daha fazlasına dönüşür. Butch'un verdiği kararlar, hem kendi hayatını hem de Marsellus Wallace ile olan ilişkisini derinden etkiler. Honey Bunny ve Pumpkin'in restoran soygunu, aslında çok daha büyük bir karmaşanın parçası haline gelir. Hepsinin hayatları, bir dizi trajik, komik ve bazen absürt olaylar zinciriyle iç içe geçer. Tarantino’nun ustaca yönettiği bu hikaye, hem nefes kesici aksiyonları hem de zekice diyaloglarıyla izleyiciyi ekrana kilitleyecek bir sinema şölenine dönüşür.

Film boyunca, karakterlerin birbirleriyle olan bağlantıları yavaş yavaş ortaya çıkar. Şiddet, ihanet, sadakat ve tesadüfler bu karakterleri aynı hikayenin bir parçası haline getirir. Her biri kendi kararlarının sonuçlarıyla yüzleşirken, izleyici, suç dünyasının vahşi doğasını ve bu insanların içsel çatışmalarını derinlemesine görme şansı bulur.