8 yaşındaki Meral, ailesiyle birlikte yeni bir kasabaya taşınınca, hayatında büyük değişikliklerin başladığını fark eder. Yeni okulu ve çevresi, alışık olduğu sıcaklıkla dolu eski yaşamından çok farklıdır; bu yüzden Meral için yeni arkadaşlıklar kurmak sandığından çok daha zordur. Yalnızlık ve adaptasyon sürecinde kendini çaresiz hissettiği günlerde, evinin bir köşesinde usulca yaşayan küçük bir fareyle tanışır. Meral, fareye hemen sevgiyle yaklaşır ve ona "Peepeep" adını verir.

Peepeep, Meral'in yalnızlık duygusunu hafifletmekle kalmaz, aynı zamanda ona bir sırdaş ve dost olur. Meral, ailesinin bu durumu görmesini istemediğinden, Peepeep'i hep yanında taşır; bu, ona hem kendini daha güvende hissettirir hem de okulda diğer çocuklarla konuşurken, onların ilgisini çekerek yeni arkadaşlıkların kapısını aralar. Zamanla, Peepeep sayesinde Meral, okulda arkadaşlar edinmeye başlar; diğer çocuklar, onun bu sevimli dostuyla olan ilişkisini ilginç ve samimi bulur, böylece Meral için sosyal çevresi genişler.

Ancak bu mutluluk uzun sürmez. Bir gün, okuldan veya evin yakınlarından gelen beklenmedik bir olay, Meral’in dünyasını alt üst eder: Bir baykuş, gizlice ortaya çıkarak Peepeep’i yakalar. Bu ani ve acımasız olay, Meral’in iç dünyasında derin yaralar açar. O gün, duygusal karmaşası ve üzüntüsü öyle yoğundur ki, Meral çevresindeki arkadaşlarını, belki de destek olması gereken insanları bile suçlamaya başlar. Bu suçlama, arkadaşlıkların ne kadar kırılgan olduğunu ve acının insanları nasıl birbirinden uzaklaştırabildiğini gözler önüne serer.

Zamanla, yaşadığı bu kayıp ve hayal kırıklığı Meral üzerinde derin bir etki bırakır. İlk başta, olayın şokunu atlatmaya çalışırken, öfke ve suçlamalar arasında gidip gelen Meral, sonunda hayatın gerçeklerini, acıların ve kayıpların kaçınılmazlığını yavaş yavaş anlamaya başlar. Bu süreç, onun içsel dünyasında büyüyen bir olgunlaşma hikayesine dönüşür; Meral, dostluk, kayıp ve affetmenin değerini keşfederken, gerçek anlamda büyümeye başlar.

Bu hikâye, çocuklukta yaşanan dostlukların, kayıpların ve hayata dair ilk derslerin, küçük bir kalpte nasıl derin izler bıraktığını ve zamanla insanın olgunlaşma sürecine nasıl katkıda bulunduğunu anlatıyor.