Yasemin ve Engin’in mutlu evliliği, Engin’in hiçbir iz bırakmadan gizemli bir şekilde ortadan kaybolmasıyla kâbusa dönüşür. Günler geçer, ama ne Yasemin ne de Engin’in kardeşi Umut, Umut’un eşi Pelin ya da Yasemin’in kardeşi Baran ondan tek bir haber alamaz. Üç ay boyunca yapılan tüm aramalara, resmi başvurulara ve araştırmalara rağmen Engin’den hiçbir iz bulunamaz. Bu umutsuz bekleyişin ardından, Engin’in kaybolmadan önce uğradığı köyde bir şeylerin ters gittiğine dair söylentiler yayılmaya başlar. Dört kişi, gerçeğe ulaşmak için bu köye gitmeye karar verir. Ancak köye vardıklarında yalnızca boş bir iz sürmezler — aynı zamanda anlam veremedikleri paranormal olaylarla, korkunç hayallerle ve açıklanamaz varlıklarla karşı karşıya kalırlar. Geçmişin karanlık sırları bir bir ortaya çıkarken, Engin’in kayboluşunun basit bir olay olmadığı anlaşılır. Onları bekleyen gerçek, sadece Engin’in kaderini değil, hepsinin hayatını geri dönülmez bir şekilde değiştirecek güçtedir. Yasemin ve Engin’in evliliğiyle başlayan bu hikâye, korku, gizem ve doğaüstü gerilimle örülmüş bir sırrın peşindeki dört kişinin hem psikolojik hem de metafizik sınavına dönüşür.