Kırık Umutlar

Genç kadın, yıllardır böbrek yetmezliğiyle mücadele etmektedir. Hayatta kalabilmesi için tek bir çıkış yolu vardır: Acilen bir böbrek nakli yapılması gerekmektedir. Ancak uygun bir bağışçı bulmak neredeyse imkansız gibidir. Hayatı bir bekleyişten ibaret olmuşken, yeni bir plan geliştirir. Eğer birisiyle evlenirse, onun gönüllü bağışçı olma ihtimali artacaktır.

Bu düşünceyle, hayatını kurtaracak kişiyi bulmak için bir arayışa girer. Ancak her karşılaştığı insan, ya sırf iyilik yapmak istemediği için ya da yeterince sağlıklı olmadığı için uygun olmaz. Tam umutlarını kaybetmek üzereyken, genç bir adamla tanışır.

Bu adam, sakin ve nazik bir yapıya sahip olmasına rağmen kendi karanlık mücadelesiyle yüzleşmektedir. Beyninde ölümcül bir hastalık teşhisi konmuştur ve ona kalan zaman sınırlıdır. Ancak onun bakış açısı hayata karşı olağanüstü bir coşku doludur. Dünyayı tüm renkleriyle görmek, her saniyesini dolu dolu yaşamak istemektedir.

Genç kadın, bu adamın samimi ve saf yaklaşımından etkilenir. Birbirlerine destek olma kararı alırlar ve zamanla aralarındaki bağ güçlenir. Onunla geçirdiği zaman, genç kadına sadece bir böbrek bulma umudu değil, aynı zamanda hayata dair unutulmuş duyguları da geri getirir.

Fakat gerçekler onları acımasızca yakalamak üzeredir. Genç adamın hastalığı her geçen gün ilerlerken, genç kadın da umutsuzca onun bağışçı olabileceği umudunu canlı tutmaya çalışır. Ancak bu ilişkinin temelinin bir fedakarlık üzerine kurulması, ikisi için de duygusal bir çöküşe yol açacaktır.

Hayat ve ölüm arasında savrulan bu ikili, en zor kararı almak zorunda kalacaktır: Gerçek aşk, bir bedel karşılığında mı mümkündür, yoksa karşılıksız sevgi her şeyin ötesinde midir?