Albay Terry Childers, 30 yıllık askeri kariyerinde ülkesine sadakatle hizmet etmiş bir askerdir. Vietnam, Beyrut ve Çöl Fırtınası Harekatı gibi savaş bölgelerinde bulunmuş ve sayısız zorlu görevde yer almıştır. Kendini ülkesine adamış olan Childers, görev bilincini her şeyin üzerinde tutan bir komutandır.

Ancak Yemen’de bir kurtarma operasyonu sırasında işler kontrolden çıkar. ABD Büyükelçiliği önünde toplanan göstericilerle Amerikan askerleri arasında şiddetli bir çatışma yaşanır ve bu olay sonucunda 80'den fazla sivil hayatını kaybeder. Görevin başında olan Albay Childers, çatışma sırasında emirleri veren kişi olarak sorumluluğun kendisine yükleneceği gerçeğiyle yüzleşir. Amerikan hükümeti, uluslararası kamuoyunun baskısı altında Childers’ı silahsız sivillere karşı ölümcül güç kullanmak ve görev kurallarını ihlal etmek suçlamasıyla askeri mahkemeye çıkarır.

Savunması için seçtiği avukat, eski bir savaş arkadaşı olan Albay Hayes Hodges’tır. Hodges, ordunun en başarılı avukatlarından biri olmasa da, Childers’a olan sadakati ve ona bir hayat borcunun bulunması sebebiyle davayı kabul eder. Yıllar önce bir görev sırasında Childers tarafından kurtarılmış olan Hodges, savaş alanında korkunun ve ölümün ne anlama geldiğini çok iyi bilen biridir.

Ancak Hodges, davayı araştırmaya başladıkça olayların göründüğünden daha karmaşık olduğunu fark eder. Arkadaşının gerçekten sivillere ateş emri verip vermediğini sorgulamaya başlar. Childers, emir verdiğini kabul ederken, çatışma anındaki durumun tamamen farklı olduğunu savunmaktadır. Göstericilerin silahsız olmadığını ve Amerikan askerlerine yönelik tehdit oluşturduklarını iddia eder. Ancak bu gerçeği kanıtlamak neredeyse imkansızdır, çünkü olay yerindeki güvenlik kameralarının görüntüleri gizlenmiştir.

Hodges, bir yandan arkadaşına olan borcunu ödemek isterken, diğer yandan adaletin yerini bulmasını sağlamaya çalışır. Mahkeme salonunda verilen mücadele, sadece Childers’ın kaderini değil, aynı zamanda savaşın acımasız gerçekleri ve askeri emirlerin sınırlarını da sorgulamaya iter. Hodges, gerçeği ortaya çıkarabilmek için her türlü engeli aşmak zorundadır. Ancak bunu yaparken kendisini de derin bir vicdan muhasebesiyle yüz yüze bulur.