Bu, dünya çapında tanınan gazeteci ve insan hakları savunucusu Anna Politkovskaya’nın GERÇEK HİKÂYESİDİR.

Sıradan bir yerel gazete muhabiri olarak başladığı kariyerini, Rusya'nın en karanlık ve tehlikeli bölgelerine, özellikle Çeçenistan’ın kanlı savaş alanlarına taşıdı. Vladimir Putin'in iktidarı altında devletin derin yapılarındaki yolsuzlukları ve insan hakları ihlallerini cesurca ifşa etti. Özellikle Çeçen Savaşı'nda yaşanan savaş suçlarını belgeledi; sivillere yönelik işkence, kaçırılma ve katliamları dünyaya duyurdu.

Gözü korkmadı. Defalarca tehdit edildi, izlenildi, bir kez uçakta zehirlendi ama geri adım atmadı. Gerçeği yazmak onun için bir görevdi, ne pahasına olursa olsun. Sessizliğe razı olmadı, görmezden gelmedi, susturulmaya çalışıldıkça daha da yüksek sesle konuştu.

2006 yılında, Anna Politkovskaya, Moskova’daki apartmanının asansöründe başından vurularak infaz edildi. Cinayetin arkasında kimlerin olduğu hâlâ tartışmalı; tetikçiler yargılandı ama cinayeti sipariş edenler asla tam olarak ortaya çıkarılamadı.

Anna’nın hikâyesi, korkusuz gazeteciliğin ve hakikat uğruna verilen savaşın simgesi haline geldi. Onun kalemi susturulmuş olabilir, ama sesi hâlâ yankılanıyor.