On bir yaşındaki Billie, annesinin izinden giderek uzaya açılma hayalini kurmaktadır. Billie'nin annesi, cesur bir astronot olarak yıllar önce yıldızlara ulaşan bir yolculuğa çıkmış ve bu ilham verici hikayesiyle hem Billie'ye hem de çevresine örnek olmuştur. Billie, annesinin uzayda geçirdiği zamana ve dünyaya geri döndüğünde anlatılan maceralarına büyük bir hayranlık duyarak büyümüş, bu hayallerin kendi geleceği olacağına inanmıştır.

Billie, hem bilimsel merakını beslemek hem de uzay hakkında daha fazla bilgi edinmek için her fırsatı değerlendirmektedir. Kendisine ait küçük bir teleskopla yıldızları gözlemlemekten, uzay mekiği maketleri yapmaya kadar her şeyle ilgilenmektedir. Ancak Billie’nin hayalleri sadece bilimsel değil; aynı zamanda annesinin onun için taşıdığı büyük umutları ve ondan aldığı ilhamı da içermektedir. Annesi uzaydayken gönderdiği mektuplar ve videolar Billie’nin en değerli hazinelerindendir.

Fakat Billie’nin bu hayalleri, annesinin uzaya son yolculuğu sırasında yaşanan bir trajediyle gölgelenir. Annesi bir görev sırasında hayatını kaybeder ve bu durum Billie’nin dünyasını alt üst eder. Annesinin yokluğu, onun hayallerini tamamen bırakmasına neden olmasa da, bu yolda karşılaşacağı zorlukları çok daha iyi anlamasına yol açar.

Billie, annesinin mirasını yaşatmaya ve onun yarım kalan hayallerini gerçekleştirmeye kararlıdır. Çocuk yaşta girdiği bilim kampları, aldığı eğitimler ve uzay bilimlerine olan tutkusu, onu bir gün yıldızlara ulaşacak bir astronot yapma yolunda ilerletir. Bu süreçte Billie, annesinin cesareti ve mirasının rehberliğinde kendi yolunu bulur. Hem çocukluğun masumiyetini hem de büyük bir hayali gerçeğe dönüştürmek için verilen mücadeleyi anlatan bu hikaye, bilimle tutkunun birleştiği bir yolculuk sunar. Billie, yıldızlara ulaşmakla kalmayıp, insanlığa ilham olacak bir figür haline gelir.