Lezbiyen çift Meg ve Kayla, birbirlerine duydukları derin aşka rağmen, travmatik bir homofobik olayın ardından ayrılmak zorunda kalırlar. Bu zor süreçte, arkadaşları Lizzie, cennet gibi bir tatil köyünde gerçekleşecek olan düğününde, Meg ve Kayla'nın arasındaki uçurumu onarmak için kararlıdır. Düğün hazırlıkları sürerken, hem geçmişte yaşananların hem de ikilinin hissettiklerinin ağır basması, tüm arkadaş grubu için gergin bir ortam yaratır.

Düğünden önceki gün, beş arkadaş bir tekne gezisi düzenler. Ancak bu gezi, beklenmedik bir şekilde felakete dönüşür. Teknenin motoru arızalanır ve bir anda denizde mahsur kalırlar. Bu durum, hem düğün kahvaltısının tehlikeye girmesine neden olur hem de Meg ile Kayla'nın birbirleriyle yüzleşmeleri için bir fırsat yaratır.

Denizdeki bu tehlikeli macera, Meg ve Kayla'nın ilişkilerini sorgulamalarını, geçmişlerindeki yaraları açmalarını ve birbirlerine olan hislerini yeniden değerlendirmelerini sağlar. Arkadaşlarının yardımıyla, ikili arasındaki duygusal bağları güçlendirmeye çalışırken, bir yandan da hayatta kalma mücadelesi vermek zorundadırlar.

Bu süreç, birbirlerine karşı duydukları hislerin yanı sıra, dostluğun, sevginin ve affetmenin ne anlama geldiğini keşfetmelerine olanak tanır. Sonunda, Meg ve Kayla'nın yaşadığı bu dramatik olay, onları sadece hayatta kalmaya değil, aynı zamanda ilişkilerini yeniden inşa etmeye de zorlayacaktır. Düğün gününde, karşılaşacakları anlar, geçmişteki sorunların üstesinden gelip gelemeyeceklerini belirleyecektir.