Üç arkadaş, tesadüfen geleceğin fotoğraflarını çekebilen bir zaman makinesi keşfeder. İlk başlarda, bu olağanüstü cihazı akıllıca kullanarak, gelecekte gerçekleşecek olayları önceden öğrenir ve bu sayede yarış bahislerini kazanarak hayatlarını değiştirecek kazançlar elde ederler. İşler, aralarındaki denge henüz sağlamken ve para macerası masumane ilerlerken, zamanla bir arkadaşın açgözlülüğü diğerlerine göre daha belirgin hale gelmeye başlar.

Makinenin çektiği fotoğraflar, geleceğe dair başlangıçta umut vaat eden görüntüler sunarken, ilerleyen bölümlerde giderek daha çirkin ve karanlık gerçekleri ortaya çıkarır. Bu fotoğraflar, belki de toplumda yaşanacak büyük yıkımlar, kişisel trajediler veya ihanet dolu olayları işaret eder. İşler hızla kontrolden çıkmaya başlar; kazanılan para, aralarındaki güveni zedeleyen bir araç haline gelir.

Artık her biri kendi çıkarları uğruna hareket ederken, birbirlerine olan inançları kökten sarsılır. Başlangıçta ortak bir hayalin peşinde koşan arkadaşlar, açgözlülüğün ve ihanetin girdabında, birbirlerine karşı arkadan bıçaklama hissi yaşamaya başlarlar. Geleceği görmenin cazibesi, onların dostluğunu ve sadakatini, korkunç gerçeklerin ve hesaplaşmaların ağırlığı altında ezerek yerini acı bir ihanete bırakır.

Bu hikâye, geleceği önceden görme yetisinin bedelini, açgözlülüğün ve ihanetin insan ilişkileri üzerindeki yıkıcı etkisini gözler önüne sererken, aynı zamanda dostluğun ve güvenin ne kadar kırılgan olduğunu çarpıcı bir şekilde anlatıyor.