Fransız Devrimi’nin eşiğinde, kargaşa ve isyanın gölgesinde kalan küçük bir kasabada, iki kasaba yetkilisi korku salan Buckriders çetesine karşı mücadeleye girişir. Halk arasında efsaneleşmiş bu çete, Şeytan’la anlaşma yaptıkları ve uçan keçilere binerek geceleri suç işledikleri söylentileriyle ün salmıştır. Ancak, Buckriders yalnızca bir batıl inanç mı, yoksa gerçekten doğaüstü güçlere sahip mi?

Yetkililerden biri, adaletin temsilcisi olarak bu suç örgütünü çökertmeye kararlıyken, diğeri karanlık tarafın cazibesine kapılmaya başlar. Peşine düştükleri bu tehlikeli çete, onları yalnızca bir suç ağının değil, aynı zamanda siyasi entrikaların, yozlaşmanın ve ihanetin içine çekecektir. Gerçek adalet mi yoksa kişisel çıkar mı galip gelecektir?

Kasabanın dar sokaklarında, ormanların derinliklerinde ve gizli toplantıların yapıldığı loş mahzenlerde geçen bu yolculuk, sonunda iki adamı birbirine düşürecek ve gerçek düşmanlarının kim olduğunu sorgulamalarına neden olacaktır. Buckriders efsanesi mi kazanacak, yoksa devrim öncesi Fransa’nın değişen düzeni, tüm bu eski karanlığı silip süpürecek mi?