Baskıcı bir babanın gölgesinde büyüyen üç kardeşin hayatı, babanın ölümünden sonra daha da karmaşık bir hale gelir. Ailenin en büyüğü olan Salim, babalarının otoritesini devralır ve aile içinde tek söz sahibi olarak kendini ilan eder. Kardeşlerin hiçbirinin kendi hayatlarına dair karar alma lüksü yoktur; Salim'in kuralları her şeyin üzerindedir. Bu durum, kardeşler arasında giderek büyüyen bir gerginliğin tohumlarını atar.

Salim ile kardeşi Veysel, aile geçimini sağlamak için hayvancılık yapmaktadır. Ancak Salim, kazandıkları parayı yalnızca kendi hesabında biriktirir ve bu gelir üzerinde hiçbir şekilde diğer kardeşlerinin hak iddia etmesine izin vermez. Bu adaletsiz tutum, Veysel’de derin bir hayal kırıklığı ve öfke biriktirir.

Ailenin en küçüğü Şenol ise daha ağır bir kaderle yüzleşir. Salim, Şenol'u okuldan alarak onu evin bütün işlerini yapmak ve yatalak annelerine bakmakla görevlendirir. Şenol, gençliğini ve hayallerini bir kenara bırakmak zorunda kalırken, içinde büyüyen çaresizlik ve isyan duygusu derinleşir.

Zamanla, bu üç kardeşin arasındaki bağlar zayıflamaya başlar. Bir zamanlar birlikte zorluklara göğüs geren kardeşler, şimdi birbirlerinin yükü ve engeli gibi hissetmektedirler. Salim'in otoriter tutumu ve adaletsiz kararları, kardeşlerin birbirlerini anlamasını daha da zorlaştırır. Her biri kendi içinde farklı bir çıkış yolu ararken, bu durum onları kardeşlik bağlarından uzaklaştırır ve bireysel bir yalnızlığa sürükler.

Ancak, yıllar boyunca bastırılmış öfke ve hayal kırıklığı bir noktada patlama noktasına gelir. Salim’in kararlarının neden olduğu çatışmalar, Veysel ve Şenol’un sessizce kabul ettiği düzene baş kaldırmasına yol açar. Bu süreç, yalnızca aile içinde değil, bireylerin kendi iç dünyalarında da derin bir hesaplaşmaya dönüşür.

Bu hikâye, bir aile içinde baskı, adaletsizlik ve kırılgan bağların sonuçlarını ele alırken, bireylerin kendi kimliklerini bulma ve özgürlüklerini kazanma mücadelelerini de anlatıyor. Kardeşlik bağlarının sınandığı bu yolculuk, sonunda affetme ve yeniden bağ kurma ihtimalini de sorgular. Salim, otoritesini bir kenara bırakıp kardeşleriyle gerçek bir bağ kurmayı başarabilecek midir? Yoksa bu kopukluk, onların tamamen yabancılaşmasına mı neden olacaktır?