New York’ta Bir Sevgililer Günü Masalı

Sevgililer Günü’nün büyüsü New York sokaklarına yayılmışken, Hannah ve Finn birbirlerinden tamamen farklı iki yabancı olarak şehrin kalabalığında yollarının kesişeceğinden habersizdir. Hannah, hayallerini süsleyen büyük aşkı bulmaya inancını çoktan kaybetmiş, romantik klişelerden kaçınan bir sanatçıdır. Finn ise hayatın her anına anlam yükleyen, Sevgililer Günü’nü tam anlamıyla yaşayan bir idealisttir.

İkisinin de sıradan bir gün geçirmeyi planladığı Sevgililer Günü, metroda tesadüfen buldukları bir nişan yüzüğü ile tamamen değişir. Yüzüğün sahibini bulup düğün gününü mahvetmemek için şehrin dört bir yanına savruldukları macera dolu bir koşuşturma başlar. Hannah’nın şüpheci ve mesafeli tavırlarına rağmen Finn’in pozitif enerjisi sayesinde ikili, Sevgililer Günü’nün gerçek anlamını keşfedecekleri bir serüvene atılır.

Brooklyn köprülerinden Central Park’ın karla kaplı yollarına, Times Meydanı’nın neon ışıklarından romantik bir kafeye kadar uzanan bu hareketli yolculuk, ikisini de aşk hakkında yeniden düşünmeye iter. Yüzüğü sahibine ulaştırmak için zaman daralırken, bu tesadüfi karşılaşma Hannah ve Finn’in kendi kaderlerini de değiştirecek midir?

New York’un büyüleyici atmosferinde geçen bu sıcak ve eğlenceli hikâye, aşkın bazen hiç beklenmedik anlarda karşımıza çıkabileceğini hatırlatan romantik ve umut dolu bir Sevgililer Günü masalı.