Bull, yönetmen Annie Silverstein’ın 2020 tarihli, yalın ama derinlikli anlatımıyla dikkat çeken çarpıcı bir Amerikan drama filmidir. 2019 Cannes Film Festivali’nin Un Certain Regard (Belirli Bir Bakış) bölümünde prömiyerini yapan film, eleştirmenlerden büyük övgü almış ve gerçekçi atmosferiyle öne çıkmıştır.

Film, Houston’ın batı yakasında, yoksulluğun, terk edilmişliğin ve umutsuzluğun kol gezdiği kenar mahallelerde geçer. Merkezinde, suça meyilli ve hayata karşı öfkeli bir genç kız olan Kris ile, yaşadığı mahallede kendini görünmez hale getirmiş, yıllarını rodeo arenasında geçirmiş yaşlı boğa güreşçisi Abe’in sıra dışı ilişkisi vardır. Kris’in annesi hapisteyken, Kris başıboş ve kontrolsüz bir şekilde büyür. Gece vakti Abe’in evine zarar vermesiyle başlayan karşılaşmaları, zamanla iki yalnız ruh arasında, kelimelerden çok sessizlikle şekillenen bir bağa dönüşür.

Abe, yaşının ilerlemesi ve fiziksel sınırlarının artmasıyla rodeodan uzaklaşmaya zorlanmış, bir zamanların güçlü adamı olarak hayattan kenara itilmiş bir figürdür. Kris ise, ne geçmişi ne geleceği olan bir kız olarak, hayata yalnızca saldırarak tutunabileceğini düşünmektedir. Fakat zamanla, Abe'in disiplinli ve sade yaşamı, onun için beklenmedik bir sığınak haline gelir.

Film, bu iki karakterin kişisel acılarını, bastırdıkları öfkeleri ve birbirlerinden öğrendikleri kırılgan dayanışmayı incelikle işler. Ne birini yücelten ne de diğerini yargılayan bir anlatı sunar; bunun yerine insan olmanın kırılganlığını, sınırlı seçenekler içindeki var olma çabasını gözler önüne serer.

Bull, Amerikan bağımsız sinemasının en güçlü örneklerinden biri olarak, sessiz ama çarpıcı bir şekilde izleyicisini etkilemeyi başarıyor. Rodeo’nun tozlu arenaları ve beton yığınları arasındaki bir mahallede, umut ve yıkım arasındaki o ince çizgide yürüyen iki insanın, belki de hayatlarında ilk kez, gerçekten görülmeye çalıştıkları bir hikâye.