"C Blok", Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden Zeki Demirkubuz’un ilk filmi olarak, sıradan hayatın ve boşluk duygusunun derinliklerine inen çarpıcı bir drama sunuyor. Film, kocasıyla artık bittiğini düşündüğü bir evliliği, zoraki sürdürme çabası içinde olan Tülay’ın hikâyesini anlatıyor.

Tülay, yaşamında artık hiçbir tutkuya, aşka veya heyecana yer olmadığını düşündüğü, kupkuru bir hayat sürmektedir. Ancak her şey, beklenmedik bir anda, Tülay’ın oturduğu C Blok’un kapıcısının oğlu Halit ile hizmetçisinin, kocasıyla kendisinin yatağında seviştiğine istemeden tanık olmasıyla altüst olur. Bu sarsıcı olay, Tülay’a hayatının ne kadar boş ve duygusuz geçtiğini acı bir şekilde hatırlatır. Kendisini yıllardır sıkıştığı bu evlilik ve monoton hayatın içinde kaybolmuş bulur.

Olayın etkisiyle, Tülay’nın psikolojisi ve davranışları dramatik bir değişime uğrar. Artık kendi iç dünyasında bilinçsiz bir arayışa girer; kim olduğunu, ne istediğini ve hayatında gerçekten neyin önemli olduğunu sorgulamaya başlar. Ancak bu içsel yolculuk, yalnızca kendisi için değil, çevresindeki insanlar için de büyük riskler barındırmaktadır. Tülay’nın bu arayışı, ailesiyle, sosyal çevresiyle ve hatta kocasıyla olan ilişkilerinde beklenmedik çatışmalara yol açar.

Film, Zeki Demirkubuz’un ileriki filmlerinde sıkça işlediği temaların, karakterlerin içsel çatışmalarının ve toplumsal ilişkilerdeki kırılganlıkların ilk ipuçlarını barındırıyor. "C Blok", izleyiciyi, bireyin kendi benliğiyle mücadelesine, acı ve umut dolu bir dönüşüme tanıklık etmeye davet ediyor; Tülay’ın hayatındaki dramatik değişim ve arayış, hem kişisel hem de toplumsal düzeyde derin izler bırakıyor.