Dokuz yaşındaki Oscar, konuşma yeteneğinden yoksun bir çocuk olarak, yeni taşındığı küçük balıkçı kasabasında dul ve çalışkan annesi Evelyn ile birlikte uyum sağlamaya çalışmaktadır. Oscar, içe kapanık bir çocuk olduğundan, çevresindekilerle iletişim kurmakta zorluk çekmekte ve bu durum onu yalnız hissettirmektedir. Annesinin hayat mücadelesi, Oscar’ın yalnızlık duygusunu daha da derinleştirirken, kasabanın sıkıcı atmosferi içinde kendi dünyasında kaybolmuş gibidir.

Bir gün, kasabanın yerel atölyesinde arızalı bir film formatı kamerası bulur. Bu kamera, Oscar’ın hayal gücünü harekete geçirir ve ona farklı bir bakış açısı kazandırır. Bu sırada, atölyenin sahibi olan nazik Eric ile tanışır. Eric, geçmişte başarılı bir film yapımcısıydı ancak hayal kırıklıkları ve zorluklar nedeniyle küçük kasabaya yerleşmiştir. Oscar’ın ilgisini çeken kamera, Eric’in dikkatini çeker ve ikisi arasında beklenmedik bir arkadaşlık gelişir.

Eric, Oscar’a sinemanın büyülü dünyasını tanıtarak ona yeni bir iletişim dili kazandırır. Film yapımı aracılığıyla, Oscar kendi duygularını ve düşüncelerini ifade etmeyi öğrenir. Eric’in desteği sayesinde, Oscar’ın hayata karşı olan zorlukları aşmasına ve kendine güvenen bir birey haline gelmesine yardımcı olur. Birlikte film çekmeyi öğrenirken, Oscar’ın gözünden kasabanın güzelliklerini keşfederler.

Bu süreçte, Oscar sadece kendisini ifade etmenin yollarını bulmakla kalmaz, aynı zamanda annesiyle olan ilişkisini de güçlendirir. Evelyn, oğlu Oscar’ın değişimi karşısında hem şaşırır hem de gurur duyar. Oscar’ın büyüme yolculuğu, onun ve Eric’in hayatlarını derinden etkileyen güçlü bir dostluğa dönüşür. Sonunda, Oscar’ın bu yeni dostluk aracılığıyla kazandığı özgüven, ona gelecekteki hayallerini gerçekleştirme konusunda cesaret verir.