Goldberg, vahşi ve kanlı ölüm yarışının acımasız bahisçisidir. Bu ölümcül yarışlarda kurallar oldukça basittir: ölmek ve öldürmek. Devletin bile durduramadığı bu kana susamış yarışlar, izleyicilerin korku ve heyecanla takip ettiği bir spektakül haline gelmiştir. Yarışların lideri ise, acımasızlığı ve yenilmezliği ile ünlü olan Frankenstein adındaki suçludur.

Frankenstein, sadece yarışların en ölümcül ve en başarılı yarışmacısı olmakla kalmaz, aynı zamanda diğer suçluların hayranlığını da kazanmış bir figürdür. Onun gücü ve karizması, diğer yarışmacıların ve izleyicilerin gözünde onu bir idol haline getirmiştir. Frankenstein’ın yetenekleri ve stratejileri, onu rakiplerinden her zaman bir adım önde tutar ve bu sayede yarışlarda üstünlük sağlar.

Ancak Frankenstein'ın planları sadece yarışları kazanmakla sınırlı değildir. O, gücünü ve etkisini kullanarak kendi küçük ordusunu kurma yolundadır. Bu ordu, onun liderliğinde devletin ve diğer otoritelerin karşısında durabilecek kadar güçlü olmayı amaçlar. Frankenstein’ın bu yükselişi, yarışların vahşetini ve tehlikesini daha da artırır.

Goldberg, bu kanlı ve vahşi yarışların bahisçisi olarak, Frankenstein’ın güçlenmesi ve ordusunu kurma çabalarından büyük kazançlar elde etmeyi hedefler. Yarışlar, sadece birer ölüm kalım savaşı değil, aynı zamanda büyük paraların döndüğü bir bahis arenasıdır. Goldberg’in acımasızlığı ve Frankenstein’ın yenilmezliği, ölüm yarışlarını daha da tehlikeli ve korkutucu kılar.

Devletin bile durdurmakta zorlandığı bu ölümcül yarışlar, toplumda kaos ve korku yaratırken, Frankenstein’ın ordusunun kurulmasıyla yeni bir dönemece girer. Frankenstein ve Goldberg’in yolları, bu kanlı oyunlarda hem rakiplerine hem de otoritelere karşı büyük bir mücadeleyi beraberinde getirir.