Bir genç adam, yazarlık kimliğiyle toplumda tanınan, içsel dünyasında kimliğini bulma yolunda ilerleyen bir bireydir. Bir gün, şehir parkında yalnız başına yürürken, bir polis memuru tarafından yakalanır. Polis, toplumun genel kurallarına aykırı bir şekilde, halk arasında flört etme veya başkalarına yönelik cinsel yönelimini ifade etme suçlamasıyla onu tutuklar.

Fakat tutuklama işlemi, polis memurunun yalnızca görevini yerine getirmesiyle sınırlı kalmaz. Memur, genç adamın kimliği ve durumu hakkında daha fazla bilgi edinmek ister. Bu sırada, polis memurunun bakışları ve tavırları, profesyonel bir soruşturma yaklaşımından çok daha fazlasını ifade eder. Genç adam, bu durumu fark eder ve polis memurunun ilgisini, karşılıklı bir etkileşime dönüştürmek için cesurca bir adım atar. Aniden, polis memuruna yaklaşarak onu öper.

Bu an, aralarındaki gizli bir gerilimi ortaya çıkarır. İkisi de bu karşılaşmada, toplumsal normlarla, kişisel arzuları ve içsel kimlikleriyle yüzleşir. Polis memuru, mesleki sorumluluklarıyla kendi duygusal dürtüleri arasında sıkışırken, genç adam ise kimliğini ifade etme ve toplumsal normlara karşı kendini özgür kılma fırsatını değerlendirmiştir. Bu durum, hem cinsel kimlik hem de toplumdaki baskılarla ilgili önemli bir içsel çatışma yaratır.